Gördünüz mü?
Memlekette şöyle konforlu, "lüküs hayat" var kimileri için: Utanma, sıkılma, derin bir özeleştiri sonucunda açıkça "yanılmıştım, yanılmışız" diyememek. Deyip de artık gereği bir şeyse, onu asla yapmamak.
Dünyayı darmadağın edebilen "Süper güç" Irak'ı allak bullak ederken kendisi de epey darmadağın oldu. ABD'de; Askerler, danışmanlar, siyasiler, bakanlar, kamuoyunun ciddi kısmı ile medya, evet gazetecilerin "hatırı" sayılır kısmında bu duygu var. Duygu bir yana, sorgu, utanma, sıkılma var. Utanma, sıkılma olmayanda dahi, en azından yanılgıları kabul etme eğilimi, en azından istifa filan var. Bir bedel ödeten seçimler var. Bön bön bir başkan dahi artık yanılgıları üstüne konuşmak zorunda. Medya adeta "günah çıkarma" forumuna dönüşüyor. Üstelik daha başlangıç!
Siz burada, o utancın kırıntısını paylaşan birilerini gördünüz mü! Hayır, herhangi bir Amerikalıdan söz etmiyorum. "Bizimkiler". Bir dönem ABD Büyükelçisi'nin katibi gibi yazıp çizenler mesela. Büyükelçinin işbirlikçisi gibi gazete yapanlar, yazı yazanlar, oradan, buradan "ABD'nin sesi" haber verenler mesela. Rumsfeld, Wolfowitz, Perle gibileri Türkiye'yi azarlıyor diye kendi halkına, kendi ülkesinin toplumsal vicdanına düşman kesilenler. Adeta ABD propagandasının "paralı asker"i gibi kadrolu, kadrosuz uğraşanlar. Size "Irak'taki kitle imha silahları, ABD'nin dediğini yapmazsa Türkiye'nin gireceği ekonomik kriz, ABD'yi gücendirmemek, müttefikliğe ihanet etmemek, Irak füzelerinin Ankara'yı nasıl vuracağı, Irak'a girmek, topraklarımızı ABD askerlerine açmak, ABD için Irak'ın çocuk işi olduğu" üstüne haber, manşet, yorum, tehdit, manipülasyon inşa edenler mesela. Yahut tüm iyi niyetiyle, yani canım o gün öyle inanmış olduğu için öyle konuşup yazanlar. Gördünüz mü! Birisinin utandığını, sıkıldığını, vicdanının cücüğünden bir özeleştiri çıkardığını, sadece yanıldığı için değil, yanıltmak uğruna şeyini yırttığı için de azıcık yerin dibine girdiğini gördünüz mü? "Bu kadar ölü, bu kadar kan gölü nedenmiş?" diye içinden dahi geçirdiğini hiç düşündünüz mü?
Sırf gazeteciler değil elbet. Türkiye resmen "ABD'nin koalisyon ortağı". ABD'nin kendi içinde ortaklar savrulurken bile, hala. Bizi oraya sokanlar, en az 60 bin ABD askeri Türkiye'ye girsin çıksın diye tezkere yazan sivil ve askerler mesela; Mesela ABD'lilere devlet yetkilisi sıfatıyla vaatler veren siyasiler, subaylar, başbakan danışmanları, diplomatlar, işadamları. Gördünüz mü, utanan, sıkılan birini. Hiç olmazsa, "ABD'liler beni de yanılttı" diye feveran edeni. Yok. Onlar yine itibarlı siyasetçi, itibarlı asker, itibarlı danışman, itibarlı gazeteci, itibarlı emekli şey filan. "İtibari kıymet" hepsi. Gördünüz mü! "Lüküs hayat" bu işte: Utanma duygusunu yitirmek yahut hiç edinmemek.
|