Bana anketini söyle... Sana kim olduğunu söyleyeyim...
Ben anketlere çok güvenirim... Hiç şaşmaz çünkü. Mesela, "Türkiye'nin en yakışıklı erkeği anketi" yapılmıştı bir zamanlar... Sonuç? Turgut Özal.
"Türkiye'nin en seksi erkeği anketi"nin sonucunu da hiç unutmam... Prof. Ahmet Mete Işıkara.
Yazmıştım bi ara... Zülfü Livaneli, açık farkla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti anketlerde. Sandıklar bi açıldı... Tayyip Erdoğan koltukta oturuyor, "leylim leeey" diye ortalıkta dolaşan yiğidim aslanım, iki seksen yerde yatıyor.
Örnek çok. Hatırlayın... Bizim medyanın anketlerinde, MHP'nin adı bile geçmiyordu... Yüzde 18 ile haşırt diye iktidar ortağı oluverdi. Onun için... Çok güvenirim ben anketlere.
Hazır bugünlerde "Çankaya'ya kim çıkmalı" anketleri yapılırken, bir anket sonucu da ben yazayım dedim... Ama buradan değil. Taaa Amerika'dan.
Sene 1936. Demokrat Franklin Roosevelt ile Cumhuriyetçi Alfred Landon, başkanlık için kapışıyor. ABD'nin o tarihte en çok satan dergisi, Literary Digest de, anket yapmaya karar veriyor. "Hak geçmesin, adaletli olsun" diye düşünüyorlar, taşınıyorlar. Ve karar veriyorlar... Açıyorlar telefon rehberini ve ehliyet sahiplerinin listesini... Rehberde ve listede yeralan isimlere tek tek "oy pusulası" gönderiyorlar. Kaç kişiye? 10 milyon kişiye... 10 milyon. (Bizde en baba anket, 3 bin kişiyle falan yapılıyor.) Bir de not ilave ediyorlar, "Oyunuzu işaretleyin, postaneden bize gönderin, gönderme işleminiz ücretsiz olacak, masrafı biz karşılayacağız."
4'te 1'i geri geliyor. Yani, 2.5 milyon kişi, bu anket için oy kullanıyor. Sonuç? Yüzde 59 Landon. Yüzde 41 Roosevelt. Landon, "tamamdır bu iş" diyerek, şişine şişine gezinmeye başlıyor.
Ardından seçim oluyor... Gerçek seçim. Sonuç? A-aaaa! Roosevelt yüzde 61. Landon yüzde 39. Landon evine gidiyor, Roosevelt yeniden Beyaz Saray'a...
Peki neden böyle oluyor? Dergi neden morarıyor? Şu yorumu yapıyorlar... O gün için ABD'de telefon sahibi olanların ve otomobil sahibi olanların çoğunluğu, Cumhuriyetçi... Yani, milletin genelinin tercihini tam olarak yansıtmıyorlar.
Bu vahim fiyasko, kısaca "kamuoyu yoklaması" olarak nitelenen bilimdalının, yeniden şekillenmesine yol açıyor. "Gerçek sonucu" bulmak için, "kaç kişiye sorduğun" değil, "nerelerde ve kimlere sorduğun" önemli hale geliyor. Aksi, palavra oluyor.
Unutmadan ekleyeyim... Bu anketin bir sonucu daha var. O dergi artık yok! Kaş yapayım derken, göz çıkaran... "Yalakalık yapmak istemediği halde" milletine yalan söyleyen dergi, önce satılıyor... Sonra utancından kapanıyor...
Darısı başımıza.
|