Hububat destekleme primleri açıklandı
10 Kasım 2006 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı gereğince kilo başına buğdaya 3.5 Ykr, arpa, yulaf, çavdara 2.5 Ykr, çeltiğe 6 Ykr destekleme primi ödenecek. Prim ödemesi için son başvuru tarihi ise 30 Nisan 2007. 3.5 Ykr en iyi kalite ekmeklik Anadolu kırmızı sert buğdaya verilecek prim miktarı. En kalitelisine ödenecek buysa ortalama prim ödemesi kilo başına 2.5 Ykr'yi aşmayacak demektir. Yani ton başına 25 YTL. Türkiye'de fakir bir çiftçi ailesinin kendi ihtiyacı dışında ancak 4 ton buğday satabileceğini düşünürsek prim diye eline geçecek para 100 YTL. Tekrar yazıyorum sadece 100 YTL. Onu da satış belgesine bağlar çiftçi kayıt belgesini de ekleyerek Tarım Kredi Kooperatifi'ne götürürsen, 100 YTL'yi gelecek yıl 30 Nisan'dan sonra alabilirsin. Köyden ilçeye kaç kere gidip ne kadar masraf yaparsın onu bilemem. Hububat Türkiye tarımının en önemli alt sektörü. Türkiye'de 5 milyon hektar nadas alanı ayrı tutulduğunda 19 milyon hektar işlenen tarım alanının 14 milyon hektarı hububata ayrılıyor. Ekim alanlarının yaklaşık yüzde 75'ini hububat ürünleri oluşturuyor. Bu yıl Türkiye'nin buğday üretiminin 18-19 milyon ton olması bekleniyor. Avustralya'da kuraklık, Ukrayna, Arjantin, ABD ve Kanada'da süne, kımıl zararlısı dünya buğday üretimini önemli ölçüde azalttı. Bu nedenle dünya borsalarındaki buğday fiyatları son 10 yılın en yüksek seviyelerinde seyrediyor. Bizde de durum farklı değil. Ekmeklik kırmızı sert buğdayın 2. derecesinin Polatlı Hububat Borsası'nda dün saat 12.00 itibari ile işlem fiyatı kiloda 49 Ykr idi. Piyasanın haziranda 37.5 Ykr'den açıldığını dikkate alırsak TÜFE enflasyonunu neyin sürüklediği konusunda belki fikir sahibi oluruz. Ancak TÜİK'in biraz yardımına ihtiyacımız var. Ekmek ve diğer unlu mamullerin TÜFE'deki ağırlıklarını aylık bazda verebilirse masa başından enflasyon tahmini yapıp sıkça şaşıran köşe sahibi arkadaşlarımıza yararı olur. TÜİK'in TÜFE'deki mal bazında mevsimsel değişen ağırlıkları konusuna sonraki bir yazıda değineceğiz. Ama önce TÜİK'den bilgi almamız gerekiyor. Tarımsal desteklemede hükümetin hakkını da yemeyelim. Ziraat Mühendisleri Odası'nın 30 Eylül 2005 tarihli açıklamasına göre 2005'te AK Parti Hükümeti çiftçiye doğrudan gelir, hayvancılık, çay, tarım sigortası, kırsal kalkınma, kredi faiz, tohum fidan, sulama, alternatif ürün, hububat prim, mazot ve gübre desteği sağlamış. Ben yazmaktan, siz okumaktan yoruldunuz. "Bu çiftçi destek almaktan yorulmadı mı" diye sorar da sayın Başbakanın kulağına giderse beni Mersinli çiftçiden beter edebilir. Maalesef hoşafın yağı, kazın ayağı pek öyle değil. 2005'te bütçeden tarıma ayrılan para GSMH'nin yüzde 1'ini bulmuyor. Bu yıl da değiştiğini sanmam. Aynı ürün için en az 4 ayrı destek. Oturduğu üniversiteden, yazdığı gazete köşesinden her gün mikro reform yapan arkadaşlara görev veriyorum. Tarımın mikro reformu çoktan yapılmış. Sizden de etki analizini bekliyorum. Sizdeki imkânlar çiftçide olsa reformun anasını bile ağlatırlar. Fantaziyi bırakıp gelelim acı gerçeklere... Hesap Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin'in basın açıklamasından. Tarih 6 Haziran 2006. 2002-2006 arasında buğday fiyatı yüzde 63 artarken mazot ve sulamanın fiyatı yüzde 114, gübrelerden amonyum sülfat yüzde 121, üre yüzde 116, amonyum nitrat yüzde 84, DAP yüzde 59 artmış. Tarımsal ilaçları saymadım. Şimdi anladınız mı enflasyonu kim düşürmüş, cari açığınızı kim finanse etmiş. Köylü her yıl biraz daha fakirleşirken petrol üreticileri nasıl zenginlemiş, mazottaki ağır vergi yükü ile bütçenin faiz dışı fazlası nasıl tutturulmuş. Kur dedik, Çin malı dedik kazıyınca alttan milletin efendisi çıktı. Dilerim başarılı ekonominin semeresini seçim sandığında görürsünüz.
|