SMS: AY yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder
Ekonomiye imzasını attı ve gitti!
Önceki gün vefat eden Bülent Ecevit 1970 sonrası Türkiye'nin siyasi hayatına damga vuran birkaç kişiden biriydi. Üç kez iktidara geldi. Siyasetin yanında ekoominin bu dönemdeki dalgalanmalarına da, krizden çıkışlarına da damgasını vurdu siyasetin Karaoğlan'ı. Ekonomiyi krize soktuğu konusunda net bir gözleme sahip değilim. Onun için krizlere girişlerde değil krizden çıkışlarda daha etkili olduğunu belirttim.
Bülent Ecevit birinde Başbakan Yardımcısı, üçüncü Başbakan olarak dört koalisyon hükümetinde görev aldı. Hiç tek başına iktidar olmadı. Kıbrıs Fatihi olduktan sonra bile, tek başına hükümet kurmaya 11 milletvekili eksik kaldı. Süleyman Demirel'e, Turgut Özal'a ve Recep Tayyip Erdoğan'a nasip olan tek başına iktidarı, halk Ecevit'e bir türlü vermedi.
Ecevit ülkenin zor dönemlerinde zor koalisyonlar kurdu. 1973 seçimlerinden sonra Erbakan ile ilk koalisyonu, 1978-79'da 11 milletvekiline 11 bakanlık vererek kurduğu hükümet, 1997-98'de Mesut Yılmaz Hükümeti'ne küçük ortak olarak katılması, son olarak da ANAP ve MHP ile üçlü koalisyona gittiği dönemler, ülkenin siyasi ve ekonomik açıdan kritik dönemlerini işaret ediyor.
1974'te genel af çıkarması, Kıbrıs'a çıkartma yapması, 2001 krizinde yurtdışından hükümetin dördüncü ortağı gibi getirdiği ve bakan yaptığı Kemal Derviş ile yeni bir ekonomik programın siyasi sorumluluğunu üstlenmesi, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik adaylığı için reformların gerçekleştirilmesi onun iktidar dönemlerine denk geliyor.
2001 krizi, Ecevit'in Başbakan olduğu dönemde çıktı. Ancak 2001'e gelmeden zaten Türkiye krizi yaşamaya başlamıştı bile. 1997'de Asya, 1998'de Rusya krizlerine bir de 1999'da deprem etkisi eklendi. 1990'lı yılların siyasi ve ekonomik istikrarsızlık yükü de eklenince 2001'de böyle bir krizi yaşamak kaçınılmaz oldu. Bu durumu Ecevit de biliyor olmalı ki, IMF ile önce Yakından İzleme Programı'nı sonra 1999 sonunda Ekonomik Programı yürürlüğe koydu. 2001 krizinden sonra programın kapsamı ve desteği genişletildi.
Bu anlamda Ecevit ve partisi DSP ekonomiyi krizden çıkartmasına karşılık 2002 seçimlerinde siyasi bedel ödemekten kurtulamadı. 1978-79 krizlerine önlem almadı ama o dönemde yapılan ara seçimde yine bedel ödedi ve iktidardan uzaklaştı. TÜSİAD'ın Ecevit Hükümeti'ne karşı gazete ilanlarıyla muhalefeti de tam bu zamana denk geldi. Bu yıllardan sanayağı, tüpgaz ve akaryakıt kuyruklarının oluşması piyasa ekonomisiyle arasına bir ağın örülmesine yol açtı.
Ecevit'in 1979'da ve 2002'de iktidarı kaybetmesinin nedeninin ağırlıklı biçimde ekonomide yaşanan krizler olduğu söylenebilir. Ancak aynı Ecevit, Türkiye'de son yarım asrın en önemli iki ekonomik programından birinin siyasi mimarlığını yaptı. Ekonomiyi bilen bir başbakan olmadı. Ama pragmatik yaklaşımı, güvendiği insanlarla iş yapması, onları dinlemesi ve onlara yetki vermesi, sağduyusu onun kriz sonrası böyle bir programı uygulamaya koymasını sağladı. 1980 Programını'nın siyasi mimarlığı nasıl ki Demirel'e aitse 2001 sonrası programın siyasi sorumluğu da Ecevit'e aittir. Kendisinin seçimleri kaybetmesine yol açan ekonomik krizlerin sonuncusu, aynı zamanda onun siyasi alandaki birkaç imzası yanında, ekonomiye de kalıcı imza atmasına neden oldu.
Sonuç "Yaşamsatrançoyununabenzer;çoğukez'Şah'dersin,fakatbirkezmatedersin"RusAtasözü