|
 |
 |

  |
|
"Cenaze töreni laiklik gösterisine dönüşecek"
Alman gazetesi Tageszeitung Bülent Ecevit'in cenazesinin yavaş yavaş yükselen İslamcılığa ve AKP yönetimine karşı bir gösteriye dönüşeceğini yazdı.
Alman gazeteleri Bülent Ecevit'in ölümü üzerine yorum ve değerlendirmelerini sürdürdüler. Gazeteler Ecevit'in politik mücadelesi, şair yönü, dürüstlüğü gibi bilinen konuları özetlediler. Alman gazetelerinin değerlendirmelerinden bir bölümü şöyle:
Tageszeitung: Pazar günü gece yarısından kısa bir süre önce tüm televizyonlar yayınlarına ara verdi: Türkiye'nin savaş sonrası tarihindeki en önemli politik unsurlardan biri olan Bülent Ecevit, uzun süren, ciddi bir hastalığın sonucunda, 81 yaşında yaşamını yitirmişti. Ecevit, özgün gazeteci, şair ve Türkçe'de Shakespeare'in çevirmeni, politikada kendi görkemini kendisi yaratan bir otokrat. Bugün özellikle laikliğin bir sembolü sayılıyor. Cenaze töreni yavaş yavaş ilerleyen İslamcılığa ve AKP yönetimine karşı bir gösteri haline gelecek.
Tagesspiegel:
Türklerin çoğu bugünden itibaren Ecevitsiz kalmayı tanıyacak. 32 yaşındaki Ecevit 1957 yılında ilk kez meclise seçildiğinde, bugünkü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan üç yaşındaydı. Ecevit Başbakan olarak göreve başladıktan birkaç ay sonra 1974 yılında Rum milliyetçilerin darbesi üzerine Kıbrıs'a askeri harekat kararı aldı. Türkiye'de Ecevit'in ölümüne sevinenler de bulunuyor. 2001'deki ekonomik kriz kariyerinde sonun başlangıcı oldu. Ancak 'Modern Adam' Ecevit değildi: 1978'de Türkiye'nin AB'ye üyelik başvurusu önerisini reddetti ve uzun süre ekonomide devletin payının azaltılmasına karşı çıkmayı sürdürdü. Kariyerinin sonunda Ecevit, Ankara'daki politik felce yolaçan ciddi biçimde hasta, yaşlı bir insan haline geldi.
İNGİLİZ BASINI
İngiliz basını, eski Başbakan Bülent Ecevit'in vefatıyla ilgili haber ve makalelerinde mütevazı kişiliğini ve Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili kararını ön plana çıkardı.
Günlük siyaset ve ekonomi gazetesi Financial Times, internet sitesinde Ecevit'i anlatırken, ''Sevenleri onu Türk politikasındaki cücelerin arasında bulunan az sayıdaki devden biri olarak hatırlayacak'' ifadesini kullandı. Ecevit'in siyasi yaşamında ''Milliyetçi Hareket Partisi ile aynı koalisyonda yer almak gibi bazı çelişkilerin'' bulunduğunu kaydeden gazete, Ecevit'in 20 yıl önce Yunanistan ile aynı zamanda Türkiye'nin AB'ye başvuru şansını kullanmadığı ve böylece ''hayati bir hata'' yaptığını savundu.
Gazete, Ecevit'in özgeçmişine de geniş yer verdi ve Kıbrıs'a müdahale kararıyla ilgili gelişmelerde oynadığı rolü okurlarına hatırlattı. The Independent gazetesi, yorum sayfalarında, Ecevit'in pragmatik bir politikacı olduğunu, zaman zaman ayakta kalmak adına keskin ''U dönüşleri'' yaptığını yazdı.
Ecevit'in ardında bıraktığı bu karmaşık siyasi mirasa rağmen, pek çok Türk'ün nezdinde dürüstlüğü ve mütevazı yaşam tarzıyla saygı uyandırdığını belirten gazete, Ecevit'in işçi kasketiyle başladığı siyasi yolda çok seyrek olarak kasketsiz görüldüğünü kaydetti.
Gazete, Ecevit'in lüks otomobiller ve evlerden uzak durduğunu, hiçbir zaman pek çok siyasetçinin maruz kaldığı yolsuzluk suçlamalarıyla karşılaşmadığını yazdı.
Guardian gazetesi, Ecevit'i, tam sayfaya yaydığı bir özgeçmişle andı. David Barchard tarafından kaleme alınan makalede, Ecevit'in ülkesinde yaptığı reformların Kıbrıs'a müdahale kararı ve AB ile arasındaki farklılıklarla gölgelendiği öne sürüldü. Makalede, Ecevit'in Kıbrıs'a müdahale kararının doğu Akdeniz'de jeopolitik dengeyi ilelebet değiştirdiği yorumu yapıldı. Ecevit'in şair ve yazar yönüne de işaret edilen makalede, Ecevit çiftinin mütevazı bir yaşam tarzını benimsedikleri belirtildi.
Telegraph gazetesi, Bülent Ecevit'i tanıtırken ''Doğu ile Batıyı bağdaştırmak istedi, ama Kıbrıs'ın işgali emrini verdi'' ifadesini kullandı. Ecevit'in Atatürk'ün geleneğinden gelmiş laik, milliyetçi ve sosyalist bir siyasetçi olduğunu, ancak yurt dışında 1974'te Kıbrıs'a yapılan müdahalenin emrini veren kişi olarak tanındığını yazan gazete, Ecevit'in gücün tuzaklarına düşmekten dikkatle kaçınan, alçak gönüllü ve sevilmeye layık bir kişilik olduğunu, ofisten uzak olduğu saatlerde şair ve yazarlarla bir kahve sohbetini paylaşmayı sevdiğini kaydetti.
(AJANSLAR)
|