| |
|
|
Bir de tehdit!..
"O medyanın patronlarına sesleniyorum" diye gürlemiş, Recep Tayyip Erdoğan.. Patronlara niye seslenir insan, fotoğrafı çekenler, yazıyı yazanlar, haberi hazırlayanlar, gazeteye koyanlar, yani gerçek muhatap "Gazeteciler" iken.. Açık değil mi?.. "Bu yayınları durdurmazsan, ben seni durduracak yolu bulurum!.. Eğer bunlar bilgin dışında hazırlanıyorsa, hazırlayanları uyar, kov.. Bilgin varsa, o zaman benden kork.." Türkiye'de basın özgürlüğünün geldiği son nokta işte budur, AKP devrinde.. Almanya'nın kırmızı bültenle aradığı "Binlerce gurbetçinin milyarla Euro'sunu dolandırdı" suçlamasından kaçıp Türkiye'ye sığınan adam, AKP'nin dört bakanı ile safta durunca görüntülenmişti.. "Cenazedeki resim karesi ile bizi vurmaya çalışıyorsunuz" diye bağırıyor Başbakan.. Ne çalışması.. O resim AKP'yi öylesi vurdu ki.. Farkında.. Öfkesi ondan.. "Varsa elinde belge, bana getir" diyor, çocuk kandırır gibi.. Adalet Bakanı'na, İçişleri Bakanı'na söyle, Interpol dosyasını önüne koysunlar, yetmez mi?.. İş o resimle bitmedi.. Hükumetin bakanlarıyla saf tutan adam, o bakanlardan birinin, İçişleri'ni yürüteninin atadığı "Devlet"in valisiyle el sıkışırken görüntülendi iki gün sonra.. Almanya'da Türkleri dolandıran adam, Türkiye'de hükumetin bakanları, devletin valileri ile sarmaş dolaş.. Ve bu resimler haber değil öyle mi?.. Güldürmeyin adamı Recep Tayyip Bey!..
|