Çok yazık oldu!
Neye kızalım bilemiyoruz. Beşiktaş'ın maç boyunca üstün oynayıp maçı kaybetmesine mi kızalım? Son dakikalarda, o ana kadar çok iyi oynamış Gökhan'ın adamını kaçırıp penaltı olmasına mı kızalım? Böylesine önemli bir maçta acemi bir Sloven hakemin verdiği penaltıya mı kızalım? Yoksa cömertçe harcanan pozisyonlarla gelmeyen Beşiktaş gollerine mi yanalım? Dedik ya dün akşam Beşiktaş adına üzülecek çok şey vardı. Dinamo Bükreş'i öyle bir büyütmüşüz ki, sanki Avrupa'nın en büyüklerinden biri. Vasat Rumen Ligi'nde her maçını kazandı diye sürekli medyada büyütülen D.Bükreş, sıradan bir takım. Hiçbir hattıyla Beşiktaş'tan üstün değil. Ama maçı kazandılar. Beşiktaş ise Avrupa'ya mucize olmazsa dün gece veda etti. Beşiktaş maç başı ve sonunda yediği iki golde de hatalıydı. Her iki golde de konsantrasyon kaybıyla kaçırılan adamlar ve gelen Bükreş golleri üzüntümüzü daha da artırıyor. Maça baktığımızda Beşiktaş iyi oynadı. İyi oynamaktan da öte rakibini baskı altında tuttu ve insiyatifi hep elinde bulundurdu.
UÇUP GİDEN HAYALLER Delgado'yu Türkiye'ye geldiğinden beri ilk defa bu kadar iyi ve istekli gördük. Ama Beşiktaş 1-1'den sonra maçı kopartmalıydı. İkinci golü bulup maçı alacağı öyle pozisyonlar yakaladı ki, harcanan bu fırsatlar futbolun evrensel lafını bir kez daha gündeme getirdi: 'Atamayana atarlar'. Gerçekten de öyle oldu. Galibiyet ha geldi ha gelecek derken pis bir top ve Gökhan'ın arkasına sızan bir Rumen, Beşiktaş'ın sonunu getirdi. Gökhan, Milli Takım'ın önemli bir oyuncusu. Dün gece de iyi oynadı ama sen iyiysen böyle hatalar yapmayacaksın. Adamını kaçırdı, ayağını rakibe soktu, rakip de kendini attı. Sloven hakem zaten çalmak için fırsat kolluyordu. Bastı penaltıyı, attı Gökhan'ı. Ondan sonra da "Ben ev sahibini kollayan bir hakem değilim" dercesine iki Rumen'i daha oyundan attı. Yandığımız, sadece hakem kararları değil, Beşiktaş'ın iyi oynadığı, rahatça alabileceği bir deplasman maçının kaybedilmesi ve uçup giden Avrupa hayalleri.
|