Kıt sermaye, zayıf teknoloji ve strateji yokluğu ile nereye?
DPT'nin " İllerde Öne Çıkan Sanayi Sektörleri" araştırması bu sayfalarda iki gün önce yayımlandı. "Türkiye küçük düşünüyor" başlığıyla verilen ve eleştirel bir yaklaşım sergilenen habere göre, 81 ilin 64'ü gıda sanayini veya gıda sektörünü tercih ediyor. İkinci tercih edilen sektör ise tekstil ve konfeksiyon. Yani Türkiye'nin geleneksel sektörü. Gıdada değil ama tekstil ve konfeksiyonda son yıllarda rekabet etmekte zorlandığımızı, özellikle Uzakdoğu'dan gelen rekabete karşı koyamadığımızı, bu nedenle 100'den fazla fabrikanın yurt dışına göç ettiğini biliyoruz.
Anadolu'nun tercihi Küresel rekabet ortamında yerel potansiyeli araştırmak için yapılan bu çalışma gerçekte iyi sonuç vermemiş. Ya potansiyelimiz az, ya da araştırma bu haliyle eksik kalmış. Potansiyel kişilere ulaşmakta zorluk çekilmiş veya ulaşılan kişiler doğruyu söylememiş. Faaliyette bulunacak alanları açıklamayı uygun bulmamışlar. Bilgiyi kendilerine saklamışlar. Eğer, Türkiye'nin potansiyeli ortaya konulduğu kadarsa vay halimize . Bizden zor girişimci olur. Girişimci sınıfı zayıf bir ülke de nasıl kalkınır bilmiyorum. Dileyelim ki, potansiyel var ama bu DPT'nin araştırmasına bilmediğimiz bir nedenle yansımamış. Ancak bu konuda umutlanacak bir gelişme de söz konusu. Yerel girişim potansiyelini ortaya çıkarmada, hatta ulusal ve küresel sermayeyi yerel yatırım projelerine çekmede Yatırım Promosyon Ajansları işe yarayacak gibi. Bu ajansların kurulması için gerekli kanun çıktı, iki ayrı bölgede kurulma çalışmaları sürüyor.
Turizm neden yok? Araştırmanın tam metni DPT'nin internet sitesinde var. Oradan da bakılabilir. Örneğin neden turizm sektörünün öne çıkmadığını merak ediyorum. Son rakamlar Türkiye'nin turizm gelirleri açısından dünyada 8. sıraya çıktığını gösteriyor. Daha seçici ve genel bir çalışmayla dünya üçüncüsü veya dördüncüsü olma olanağımız da var. Bu ülke insanı ve girişimcisi, bu tarihi zenginliğini ve bu coğrafyayı pazarlayamayacaksa, bu alanda rekabet edemeyecekse başka hangi alanda edecek? Ama baktığımızda turizm sektörü girişimcilerin ön tercihleri arasında değil. Tercih ettikleri ana sektörde de rekabet güçlerini kaybediyorlar.
Tarım stratejisi yok Gıda sektörünü genel anlamıyla tarım sektörü diye alırsak buradaki tercihin doğru olduğunu düşünüyorum. Ancak geçmişe bakınca da, performansımızın pek iyi olmadığını söylemek gerekli. Geçmişte Türkiye tarım ihracatçısı bir ülkeydi. Hatta kendi kedine yeten 7 ülkeden biriydi. Bir başbakanımız böyle övünürdü. Son yıllardaki rakamlar ise ithalat ile ihracatın başabaş gitmeye başladığını ortaya koyuyor. Yani tarım konusunda eski gücümüz yok. Neden? Belli bir planlama ve yönlendirme eksikliğinden, başıboşluğun hüküm sürmesinden, kısaca bir tarım stratejisi olmadığından dolayı. Öyle ki sanki başka yer kalmadı, Türkiye'nin en değerli tarım arazilerinin üzerine sanayi tesisleri kuruluyor. Düzce'de yatırımcılar arazi için kuyruğa girmiş. Nasıl olsa teşvikli il kapsamında. İstanbul'dan başlayan sanayi tesisleri Kocaeli ve Sakarya'yı geçip Düzce'deki tarım arazilerini bitiriyor. Kurulacak yeni tesisler ülke için bir üretim gücü oluşturacak ama bunun karşılığında tarımsal üretim gücümüzü kaybedeceğiz. Bunun bile bir düzenlemesi yok.
Sanayi stratejisi yok İşte böyle bir ortamda İstanbul Sanayi Odası'nın düzenlediği kongrede "Türk Sanayiinin Yol Haritası" tartışılıyor. Bu kongre aynı konudaki 5'inci konge. 5 yıldan beri aynı konu özel sektör tarafından tartışılıyor ve Türkiye, sanayi stratejisini ortaya koymada herhangi bir somut sonuç veya çalışma yapmış değil. Çünkü bu işin asıl sahibi, Ankara bir şey yapmıyor. Bu sürede de Türkiye'nin rekabet gücü artmamış, azalmış. Global Rekabet Endeksi'ne göre Türkiye 2001, 2002, 2004 ve 2005 yıllarında sıra kaybetmiş, 2003'te durumu değişmemiş. Tek ilerleme sağladığı yıl ise 2006. Girişimci gücümüz zayıf, sermayemiz kıt, teknolojimiz zayıf, üstüne üstlük ne tarımda ne de sanayide stratejimiz var. Sadece tarım ve sanayide değil, genelde ekonomi ve hatta politikada ne yapacağımızı biz belirlemezsek, dış dünya kendine göre belirliyor zaten.
Sonuç "İyi şeyler yalnızca planlanırsa olur, kötü şeyler kendiliğinden olur" Philip Crosby
|