Olumlu gelişmeler
F.Bahçe toparlanmaya başladı. Bu gelişmede, teknik direktör ve oyuncular kadar yönetimin de form tutmaya başlamasının etkisi var. Aziz Yıldırım, istifasının ardından kaybettiği görülen yönetim yetisine yeniden kavuşmuş görünüyor. Takımın gerek kadro yapısı, gerek oyun tarzındaki ani değişiklikte başkanın damgası olmadığını iddia etmek saflık olur. Daum dönemine dönen F.Bahçe, göze hoş gelmeyen ama sonuç alan bir tarz tutturdu gibi görünüyor. Ancak uzun boylu oyuncu eksikliğinde bu oyunun iç sahada nasıl sonuç alacağı konusundaki kuşkular gitmiş değil. Ayrıca oyunun yavaşlığı hala seyir keyfi açısından tatminsizlik duygusu yaratmaya devam ediyor. İnsan bu tabloya bakınca "Daum niye gitti?" diye sormadan edemiyor. Türkiye çapında bir takım olmanın sadece stat yapmakla, yıldız futbolcu transfer etmekle elde edilemeyeceğinin farkına da varıldı. Bu açıdan Ali Koç'un Kurumsal İletişim'in başına getirilmesi çok olumlu bir adım. Toplumsal iletişim için sadece kendi kanalını kullanmanın, rakip takımlarla insani ilişki kurmaktan kaçınmanın bedellerini F.Bahçe hala ödüyor. Gerek taraftar sayısını artırmada karşılaşılan zorluk, gerekse rakiplerin kulübe bakışı açısından. Oysa bizim kültürümüzde büyüklük ancak mütevazılıkla birleştiği zaman anlamlı olur. Bu açıdan F.Bahçe Başkanı'nın artık takımla birlikte deplasmanlara gitmesi, rakip kulüp yöneticileriyle ilişki kurmaya başlaması olumlu bir gelişme. Bu yetmez. F.Bahçe 100'üncü yılında tüm Türkiye'yi kucaklayan bir strateji geliştirmek zorunda. Burada iş Ali Koç'a düşüyor. Büyük şirket yönetme, halkla ilişki kurma konusunda ciddi deneyim sahibi Koç'un bu işin üstesinden geleceğine inanıyorum. Koç'un atacağı adımlar sayesinde gerek taraftar sayısında ciddi bir artış sağlanacak, gerekse Anadolu kulüpleri ve seyircisiyle başarılı bir ilişki kurulacaktır. Sonuçta, F.Bahçe'ye karşı olumsuz bir yaklaşım söz konusu ise bunda kulüp yöneticilerinin de payı vardır. Suçu sadece rakiplerde aramak yanlış olur. Bu kadro ve oyun anlayışı Türkiye'de başarılı olur. Ancak günümüzde sadece lig şampiyonluğu taraftarı mutlu etmeye yetmiyor. Bunun Avrupa'daki başarılarla taçlanması gerekiyor. Bu sene Avrupa'da istenilen yere gelinmesinin pek mümkün olmadığı ise ortada. Burada yapılması gereken, orta vadeli bir planlama ile Avrupa'da başarı getirecek bir sistem kurmakta yatıyor. Yönetim anlayışındaki olumlu değişimlerin futbol şubesinin idari biçimine de yansıması gerekir. Avrupa'da başarılı olamayan bir yönetim tarzının taraftarı mutlu etme şansı yoktur. Amaç, "Avrupa'da şampiyon olacak" demeyim ama iddialı bir ekip kurabilmekten geçiyor. Bunun da en önemli şartı takımı teknik adamların yapması herhalde.
|