|
|
Bunun adı bayram depresyonu!
Bayram gezmesi var, bayram harçlığı var, bayram şekeri var, bayram tatili var hadi bilin bir de ne var? Bayram depresyonu! Şimdi bayram ne demek? Cümbür cemaat bir araya gelmek, el öpmek, yemekler yemek, "Ha bugün ha yarın görüşürüz" deyip de görüşemediğin (çok yoğunuz ya) akrabalarla hasret gidermek demek... Sabah kalktım, bünye programlanmış tabii, iki dirhem bir çekirdek giyineceğiz. Çektim pembişleri, bayram şekeri misali. Ama yolculuk nereye? İşe! Sabah sabah başka gidecek yerim yok. (Acıların kadını Ayşe) Anneannem ve annem Antalya'da, babam Bodrum'da, babaanneyi geçen sene kaybettik. Gazete yolları taştan yani... Bizim taksi durağı tam kadro ceket yapmış. Ramazan boyunca asık suratlarıyla ömrümü tüketmişlerdi. Bayram geldi, yediler şekeri, çikolatayı gülücük dağıtıyorlar tabii. Aman bol bol yiyin gari!
BABAANNEYE GİDERDİK Yollar bomboş. Yahu eskiden bayram trafiği olurdu. Yani ben küçükken. Zaten ben küçükken babaannemde öğle yemekleri de olurdu. Giyerdik cicileri, giderdik babaanneye. Bayramda ille de büryan ve babaannemin elde kat kat açtığı Rumeli Böreği olurdu. En hasta halinde bile büryansız bayram geçirtmedi babaannem bize. Büryan ne mi? Şu; fırında bol naneli etli pilav. Tabii bu çok kaba bir anlatım oldu, yapması cidden çok zor. Saatlerce tepesinde dikilecek, su ayarını bileceksin. Yemek yenir, babaanne kaş göz ederdi. İlk kaş göz; "Hadi kızım çay koy..." Ya yine bana mutfak, bana yine çay demleme var yaaa! "Bilmiyorum çay koymayı ben, annem koysun" diye sızlanırdım. "Koy da öğren" buyururdu. Sıkıysa koyma! Offf iki kaşık mı koymalı çayı, üç kaşık mı? Peki suyunu ne kadar koymam lazım? Şeytan diyor; sallandır poşet çayı bitsin gitsin.
ÇİKOLATA GEZDİR KIZIM Kan ter içinde çay faslı biter, ikinci kaş göz gelirdi. O da "Çikolata gezdir kızım" demek! Amaaaan bi popomuzun üstüne oturamadık, görücü gelmiş kız gibiyiz. İçimden söylene söylene, dışımdan sırıtarak dağıtırdım çikolataları. Sonra anneanne ve babaannenin gizli gizli harçlık vermesi vardı. Odaya çağırırlar, çantada sakladıkları parayı elimize sıkıştırırlardı. İstemezdim; "Bayram harçlığı kızım" derlerdi. Bir de kocaman öperlerdi. Şimdi ne babaannemin bayram yemeği var ne de öpebiliyorum ellerini... Anneannem uzakta. Arkadaşlar tatilde. İstanbul bomboş. İşe geldim. Kutunun birinden Hacı Bekir şekerleri çıktı. Yaşasın! Attım ağzıma akide şekerini, gülümsedim. İlk defa bu bayram hüzünlendim; yatağa girip yorganı çekmek saatlerce uyumak istedim. Sonra, şehir hayatının cilveleri işte dedim. Ama en çok birilerine çay demlemek istedim. İşte öyle...
|