|
|
|
Ramazan sonrası beslenmeye dikkat
Ramazan ayının sona ermesinin ardından midenin asit salgısını artıran gıdalardan uzak durulması, bayramın, Ramazan öncesindeki beslenme modeline geçiş olarak düşünülerek, gerek öğün sayısı, gerekse besin miktarlarının yavaş yavaş artırılması gerektiği bildirildi.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir ay boyunca oruç tutanların Ramazan'ın sona ermesiyle beslenmelerine dikkat etmeleri gerektiğini söyledi.
Bayram
ziyaretleri sırasında ikram edilen tatlılar ile midenin asit salgısını artıran baharatlı gıdalar ve kuru yemişlerden uzak durulmasını öneren Arslan, bu tür yiyeceklerin çok miktarda tüketilmesi halinde mide ve karın ağrısı gibi şikayetlerin ortaya çıkabileceğini bildirdi.
Arslan, ''Midede asit salgısını artıran yiyecekler çok tüketildiği için bayramlarda acil servislere en fazla başvuru karın ağrısı şikayetiyle olmaktadır. Bu nedenle özellikle mide rahatsızlığı olanlar bu tür yiyecekleri tüketirken dikkatli olmalı'' dedi.
'BAYRAM GEÇİŞ SÜRECİ OLARAK DÜŞÜNÜLMELİ'
Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Karaağaoğlu da Ramazan'da oruç nedeniyle gerek öğün sayısının, gerekse toplam besin tüketiminin sınırlı olduğunu kaydetti.
Bayramda ise Ramazan'daki uygulamanın tam tersine, ziyaretlerdeki ikramlar nedeniyle hem öğün sayısının, hem de toplumdaki misafirperverlik anlayışından kaynaklanan ısrarlardan dolayı tüketilen besin miktarının arttığını anlatan Karaağaoğlu, yapılan araştırmalara göre, geleneksel bayram sofralarında ve ikram için hazırlanan yiyeceklerin başında börek, yöresel pilav, fırında pişirilmiş veya kızartılarak hazırlanmış hamur tatlılarının geldiğini söyledi.Bu besinlerin karbonhidrat ve yağ içerikleri yüksek olduğundan enerji değerlerinin de yüksek olduğunu anlatan Karaağaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bir ay süresince gün içinde geçirilen uzun açlık dönemleri sonunda yaşanan beslenme modelindeki bu hızlı değişim, sağlıklı bireylerde bile midede şişkinlik, hazımsızlık, bulantı gibi sindirim sistemi şikayetlerine neden olabilmekte, ani kan basıncı değişiklikleri yaşanabilmektedir. Ayrıca şekerleme ve çikolata gibi besinler, özellikle alerjik bireylerde ani istenmeyen reaksiyonlar oluşturabilmektedir.''
Bu nedenle bayramın, Ramazan öncesindeki beslenme modeline geçiş olarak düşünülerek, gerek öğün sayısının, gerekse besin miktarlarının yavaş yavaş artırılması ve sindirim sisteminde aşırı bir yük oluşturulmaması gerektiğini ifade eden Karaağaoğlu, şu önerilerde bulundu:
-Azar azar ve sık beslenmeye özen gösterilmeli,
-Güne hafif bir kahvaltıyla başlanılmalı,
-Enerji yoğunluğu yüksek besinler tüketilirken aşırıya kaçılmamalı,
-Bu tür besinlerin tüketimini dengeleyebilmek adına diğer ana öğünlerde hafif bir beslenme şekli uygulanmalı, az yağ ile pişirilmiş çorbalar, etli veya kıymalı yemekler, zeytinyağlı sebzeler, salatalar, meyveler, yoğurt veya ayran tercih edilmeli,
-Kızartılarak hazırlanmış ve yağ içeriği yüksek besinlerden kaçınılmalı,
-Ağır yağlı ve şekerli tatlılar yerine daha hafif olan ve az şekerle hazırlanmış meyve tatlıları tercih edilmeli,
-Fazla miktarda meşrubat, çay ve kahve yerine su tercih edilmeli,
-''Ayıp olur'' düşüncesiyle ikram edilenlerin tümünün tüketilmesinin zorunlu olduğu düşünülmemeli,
-Herhangi bir sağlık sorunu olan, özellikle diyet yapmayı gerektiren kronik bir hastalığı olanlar bu konularda daha dikkatli olmalı ve uyguladıkları diyeti bozmamalı.
|