  |
|
Cem hokkabazlık değil, sinema yapmış
 Hokkabaz filmini büyük bir merakla bekliyordum. Galasına koşa koşa gittim... Peşinen söyleyeyim; Cem Yılmaz'ın şovlarındaki esprilere alışkın olup, kasıklarına ağrılar saplanarak gülmeye hazırlananlar bu filmde biraz hayal kırıklığına uğrayabilir. Çünkü Cem, o bildiğiniz Cem değil... Yine de özellikle ilk yarıda kahkahaları koyuverdiğim sahneler vardı. Film, damağımda 50'li yılların nahif İtalyan filmlerinin tadını bıraktı. Hokkabaz, günümüzde giderek unutulan arkadaşlık, vefa, katıksız sevgi gibi temaların üzerine vurgu yapıyor. Ama bunları bir İngiliz mürebbiyenin, öğrencisinin gözüne sokup, kafasına vurduğu tarzda değil, usul usul, kararınca yapıyor. Aslında Cem Yılmaz tamamen gişeye koşan, şovlarını perdeye taşıyan ticari bir filmi kolaylıkla yapabilirdi. Ama bunun yerine "sinema yapmayı" tercih etmiş. Yani hokkabazlık (!) yapmamış!.. Bir de içinde ukde kalanları anlatmaya çalışmış. Cem'in sinema diliyle anlattıklarını kendimce şöyle tercüme ettim: "Aslında bu hayatın en masumları sihirbazlar ve hokkabazlardır. Siz asıl; sevgiyi, dostluğu ilk fırsatta paraya çevirmeye çalışan simyacılara dikkat edin!.." Cem'in bu filmiyle anlattığı bir şey daha var: "Ben istersem dev prodüksiyonlu G.O.R.A.'yı da yaparım. Ama dilersem mütevazı bütçeli, iddiasız Hokkabaz'ı da... Bu film, benim paramı dillerine dolayanlara mesajımdır." Bu arada yapımcı BKM'den de söz etmekte fayda var. Beşiktaş balık pazarının kıyısındaki köhne bir tiyatrodan, önce kapalı gişe oyunlar, ardından muhteşem televizyon dizileri çıktı. Sonra hatırı sayılır sinema filmleri ve konser organizasyonları... BKM; "kültür"ü ifade eden adındaki "K" harfini büyüttükçe büyütüyor... Filme tekrar dönersek, herkes rolünün hakkını vermişti. Cem'in, film hilelerine başvurulmadan yaptığı illüzyon numaraları çok başarılı. Belli ki iyi çalışmış. Ama çok daha parlak olan üç oyunculuk gösterisi vardı. İlki; Emekli Üsteğmen Sait rolündeki Mazhar Alanson... Cem, rolü belli ki Mazhar ağabeyinin vücut ölçülerine göre biçmiş. Mazhar Alanson ise her karede bu kostümün potluklarını alıp, "şıp" diye üzerine oturtuyor. İkinci yıldız ise Özlem Tekin... Onu dizilerde, filmlerde her gördüğümde biraz daha seviyorum. Bence Fatma rolü, Özlem Tekin'in kariyerinde, o unutulmaz şarkılarından çok daha büyük bir sıçrama taşı olacak. Ve "Susak Samidin" rolündeki Caner Alkaya... Trakya ağzı ve yöreye özgü mimikler bu kadar mı güzel perdeye taşınır? Diyalekt ağırlıklı rollere hazırlanan genç oyunculara sırf Alkaya'yı izlemek için Hokkabaz'a gitmelerini öneriyorum. Filmde gözüme çarpan tek aksaklık, Sait'in karavandan atladığı sahneydi. Otomobilin önünden çekilen ikili planda arka camdaki görüntüye dikkat ettim. Karavan, araca takılmamıştı. Bir de Sait otobanda giderken atlıyor, ama nasıl oluyorsa tali yolun kıyısına düşüyordu!.. Ha, unutmadan, Cem sadece senaryo yazarlığı ve yönetmenlikle yetinmemiş. Hokkabaz'ın tema müziğini de bestelemiş. Ve bence hiç de fena olmamış. Bakalım Cem'in sihirli şapkasından daha neler çıkacak...
|
