| |
|
|
İstanbul'un sahibini arıyorum!..
Elimde Diyojen'in Feneri, gündüz vakti, cadde cadde, sokak sokak dolaşıp bağırmak geliyor içimden.. İstanbul'un sahibini arıyorum!.. İstanbul'un sahibini arıyorum!.. Gören, duyan, bilen var mı?.. Ortalama bir Avrupa ülkesinden büyük bir kent.. Türk ekonomisinin yarıdan fazlası burada.. Günlük geliş gidişlerle nerdeyse 18 milyon insan kullanıyor bu şehri.. Ve sahibi yok.. Ne atanmış vali var meydanda.. Ne seçilmiş Belediye Başkanı..
Kazım, bizim Los Angelesli, tatil için İstanbul'da ya.. Eşiyle dolaşmaya çıkmış mahallesinde.. Levent'te.. Saadet'in ayağında ciddi bir rahatsızlık var. Çok güç yürüyor, yani ağır ağır.. Kazım dedi ki, "Tam popomuzun dibinden hoooonk diye bir korna sesi.. Vallahi zıpladık.. Yahu karı koca kaldırımda yürüyoruz.. Bu arabanın kıçımda ne işi var.." Var, çünkü İstanbul'da kaldırımlar halkın değil, galerilerin.. Arabaları yaya kaldırımında sergileyip, yaya kaldırımında yıkıyorlar. Kaldırımı yayaya haram edip, yürüyenleri yola, trafiğin içine itiyorlar. Hem halkın sağlığı tehlikeye giriyor, hem trafik yavaşlıyor.. Belediye kuralı, ana arterlerde galeri açmak yasak. Ruhsat verilemez. Belediye kuralı, ana arterler, ilçelere değil, anakente aittir. Peki, İstanbul'un seçilmiş sahibi, Başkan Kadir Topbaş!.. Ana cadde kaldırımlarını işgal eden bu galeriler ruhsatsız mı?.. Öyleyse niye göz yumuyorsun?.. Ruhsatlı mı?. O zaman bu ruhsatı nasıl verdin?. Bu sorunun yanıtı yıllardır yok.. Laf kalabalığı var. Yanıt ve çözüm yok. Çünkü İstanbul'un sahibi yok.. Kazım "Burası benim malım, bana ait. Senin burada ne işin var, bir de korna çalıp beni ve eşimi korkutuyorsun" diye kafa tutmuş galericinin adamına.. "Sakın ha Kazım" dedim.. "Sakın ha.. Bu galerilerden çoğunun arkasında karanlık güçler, yeraltı dünyasının adamları var. Koskoca Belediye niye bunlardan korkuyor, dokunamıyor sanırsın.. En azından feci bir dayak yersin, oran buran kırılır, uğraşma.. İn yolda yürü, yürüyebilirsen. En iyisi hiç yürüme.." Acı ama gerçek.. İstanbul'da kaldırımda yürürken bir araba size çarpabilir. Ya da en azından dayak yiyebilirsiniz, "Senin kaldırımda ne işin var" dediğiniz için.. Ve bu yıllardan beri böyle.. Bu kentten sorumlu olması gerekenlerin hiçbiri umursamamış, çözüm aramamış.. İstanbul "Gücü gücü yetene" bir dağ başı olmuş.. Var mı şimdi sahibi peki?.. Seçilmiş sahip böyle.. Atanmışın farkı var mı?.. Onu da yarın yazacağız.. Her gün en az 5 milyon insanı ilgilendiren trafik rezaletine, tüm Genel Yayın Müdürleri, tüm köşe yazarları ısrarla ve inatla seyirci kalmaya devam etsinler.. İstanbul'a onlar da sahiplenmesinler.. Ben tek başıma bu savaşı sürdüreceğim.. Sonuna dek.. Vali ve Belediye Başkanına bu kentin yasal sorumluları ve sahipleri olduklarını anlatıncaya, harekete geçirene dek..
|