kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ölümle Sipil Dağı arasında
Ölümle Sipil Dağı arasında
'Tıbbın desteği mutlaka olmalı'

Sipil Dağı hayatının kaynağı

Bundan 13 yıl önce kansere yakalanan Nursel Şimşek, doktorların yalnızca üç ay ömür biçmesine rağmen pes etmedi. 'Doğal doping' almak için yükseklere, Sipil Dağı'na yerleşen Şimşek, doktorlarını bile hayrete düşürdü ve yaşam savaşında kazanan taraf oldu.


Ölümle Sipil Dağı arasında

13 yıl önce kanser teşhisi konan Nursel Öğretmen'e doktorlar, "En fazla üç ay yaşarsın," dediler. Ancak o pes etmedi ve 'doğal doping' yapmak için yükseklere, Sipil Dağı'na çıktı. Hayat mücadelesinden de galip çıkan Nursel Hanım, şimdi eskisinden daha sağlıklı.

Modern dans ve ritmik jimnastik hocası Nursel Karaosmanoğlu Şimşek için 1993'teki Öğretmenler Günü, belki de hayatının dönüm noktası oldu. Karnındaki şişlik nedeniyle doktora giden Nursel Hoca'ya teşhis konmuştu. Kanserdi ve ölüm kaçınılmazdı. Aldığı kemoterapi tedavisi sonucu durumu daha da ağırlaşan Nursel Hanım'a, doktorlar kan seviyesi yeterli olmadığını için tedaviye devam edemeyeceklerini söylediler. Eskiden atletlerin uyguladığı 'doğal doping' yöntemini kendine uyarlayan Nursel Hanım, çareyi Sipil Dağı'na yerleşmekte buldu. Elektriğin, yolun, suyun olmadığı dağa, eşi Yunus Bey'le birlikte yerleşen Nursel Şimşek, zorlu bir ölüm kalım mücadelesinden galip çıkan taraf oldu. Doktorlarını bile hayrete düşüren Nursel Hanım'la, "Hayatımı borçluyum," dediği Sipil Dağı'ndaki hayatını konuştuk.

-Kanser olduğunuzu ne zaman, nasıl öğrendiniz?
-24 Kasım 1993 yılında Öğretmenler Günü için bir koşu düzenlemiştik. Fakat hayatımda ilk kez kendimde koşacak gücü bulamadım. Midemde portakal büyüklüğünde bir kitle oluşmuştu. Doktora gittim, daha bakar bakmaz, "Hemen hastaneye yatıyorsunuz," dedi.

-Kanser olduğunuzu anladınız mı?
-Hayır, aklıma kötü hiç kötü bir şey gelmedi. Eşimle birlikte gittik hastaneye. Üç hafta geçtikten sonra Yunus'a, "Git, neyim olduğunu öğren. Öğrenmeden de bir daha yanıma gelme," dedim. Ama bu arada kanser olduğumu anladım. Yunus daha kapıdan içeri girer girmez, "Biliyorum, kanserim," dedim. Doktor, "Üç aylık ömrü kaldı," demiş.

-Ne tepki verdiniz?
-Yunus bana, "İçinde bir düşman var ve biz onu yeneceğiz," dedi. Odadan dışarı çıkmasını istedim. Pencereden baktım ve Allah'a, "Kimseye kötülük yapmadım, reva mı bu yaptığın, daha torunlarımı görmedim. Şimdi sen benim peşimi bırak, 90 yıl sonra ben yanına gelirim," dedim.

-Ne kadar kötüydü durumunuz?
- İkisi 10, diğeri 12 santimetre, üç tane tümör kitlesi vardı karaciğerimde.

-Hemen kemoterapiye mi başladınız?
-30 Aralık gecesi ilk kemoterapimi aldım. Aslında istemedim, bir kadeh rakı içmek istiyordum o akşam. Doktorum söz verdi ama, "Bir kadeh kendin için, bir kadeh benim için içebilirsin," dedi.

-Kemoterapi sonrası iyileşme gösteriyor muydunuz?
-Hayır. Üç tedaviden sonra kan seviyem 4 binlerden 2 bine düştü. Doktorlar, "Artık kemorterapi uygulayamayız," dediler. Benim de aklıma 'doğal doping' yöntemi geldi.

-Nedir doğal doping?
-Eskiden atletler kan seviyeleri yükselsin diye dağda koşturulurmuş. Sonra orada kanları alınır ve yarışmadan önce o kan tekrar enjekte edilirmiş.

-Sizde işe yaradı mı?
-Bilimsel olarak bilemem. Ancak biz Sipil Dağı'na çıktık ve 10 gün orada kaldık. Aşağı indiğimizde lökositimi (kan seviyesi) ölçtüler, 8100 çıktı. Doktorlar yanlışlık var herhalde diye üç kez testi tekrarladılar.

-Siz de dağa yerleşmeye mi karar verdiniz?
-Evet, o zamanlar ne yol vardı, ne elektrik ne de evimiz. İnşaat sürerken biz çadırda kaldık. Yaşayan kimse de yoktu. Aşağı inip, kemoterapi görüyordum ve sonra arabanın arkasında tekrar dağa çıkıyordum. Burada iyileştiğimi hissediyordum. Doktora, "Kitlelerim küçüldü," dedim. "Moralini yüksek tutman çok iyi ama imkansız," dedi. Ama 1.5 yıl sonra kitleler 2, 2 ve 4 santime indi.

-Doktorlar ne dedi?
-"Tıbbı altüst ettin," dediler. Ama umudumu hiç yitirmedim ben. Kanserin çıkış noktası belli değildi. Ama sanki bu dağda soluduğum oksijen, o noktayı bulup iyileştiriyordu. Burada hep doğal beslendik. Isırgan otu suları içtik, organik sebze meyve yedik. Eve deterjan, hazır yemek, katkı maddesi olan hiçbir şey sokmadık. Burası beni hayata döndürdü.

Burcu ALDİNÇ

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Tamaro'dan siyasi roman
 O bir dünya vatandaşı
 'Evet, reklamdaki kızlar hostes değil, model'
 Küçücüğüm her şeyim
 Dünyayı hedefleyen bir Türk giyim markası
 Filmden kazandığını barınağa bağışladı
 Rengârenk bir sonbahar
 Ah o adada ben de olsaydım
 Evinizin konforunda konser zevki
 Çizgilerin savaşı
 Cepheden tribüne bir dostluk hikâyesi
 Sabah kuşağında gündem yaratma sanatı
 'Türkiye sahtekârlara karşı konuşabiliyor'
 Şeytana kim marka giydiriyor?
 Bundan 15 yıl sonra Matrix gerçek oluyor
 İnternet ileride bir suç cenneti olacak
 Altı haftada rüya uzmanı yetişiyor
 Gisele'le daha seksi
 Görünmek isteyenler Galata'ya
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
REFİK DURBAŞ
Mektubu yanıtsız kalmadı
Işıl Özgentürk, portresini...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Çocuklarda dikkat eksikliği...
Şehirdeki son İtalyan
Mario Parisi'nin açtığı L'ultimo Di Mario Ristorante, sıcak dekoru, zengin...
Manzara ve lezzet bir arada
Anadolu yakasının en sevilen restoranlarından biri olan Taşdevri Et Restaurant,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.