Balkanlar'dan gelen dalga...
Her şey 12 Eylül günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Moskova'daki yabancı akademisyenlere verdiği yemekteki sözleriyle başladı. Putin, önce Kuzey Irak Kürt Yönetimi lideri Mesut Barzani'nin Irak bayrağı yerine Kürt bayrağı asma kararına tepki gösterdi. Ardından sözü, Sırbistan'dan ayrılıp bağımsızlığını ilan etmek için çaba gösteren, ABD desteğindeki Kosova'ya getirdi. Kosova'nın bağımsızlık kararını BM Güvenlik Konseyi'nde veto edeceklerini açıkladı. Buna rağmen "de facto" ile Kosova'nın bağımsızlığı kabul görürse, Dağlık Karabağ (Azerbaycan), Transdinyester (Moldova), Güney Osetya ve Abhazya'nın (Gürcistan) "donmuş bekleyen" sorununa olumsuz etki yapacağını söyledi. "Kosova'da bağımsızlık hukuken gerçekleşirse, bunun bölgede neye mal olacağını düşünmek zorundayız" dedi. Açıkça, Kosova'nın bağımsızlığı halinde, bu bölgelerdeki bağımsızlık hareketlerini destekleyecekleri mesajını verdi.
Gürcistan sorunu Putin'e ilk tepki de ilişkileri bir türlü düzelmeyen Gürcistan'dan geldi... Gürcistan Devlet Başkanı Mikhail Saakaşvili, ülkesinde görevli 4 Rus subayını "casusluk suçuyla" tutuklatıp, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) teslim etti. Putin bunu "savaş nedeni" olarak algıladı. "Kimseye Rusya'yla tahrik ve şantaj diliyle konuşmasını tavsiye etmem. Burada Gürcistan'dan söz ediyorum" diyerek Gürcistan'a karşı düğmeye bastı. Önce, Rusya üzerinden Gürcistan'a para transferi ve posta hizmetini durdurdu. Yetmedi, hem de Gürcistan'da bulunan Rus okullarında okuyan Gürcü kökenli çocukları dışarı attırdı. Birkaç gündür de Rusya'daki Gürcü restoranları ve işyerlerine operasyonlar düzenlendi, Gürcü kökenliler rasgele gözaltına alınmaya başlandı. Tiflis'i tanımayan Rusya desteğindeki Abhazya da 12 Kasım'daki referandumla Gürcistan'dan ayrıldığını ilan etmek için kolları sıvadı. Türk-Rus İşadamları Birliği Genel Sekreteri ve TurkRus.com yazarı Suat Taşpınar'ın Moskova'dan aktardığı havaya bakılırsa, bunlar "domino taşı" etkisi yaratacak ve birçok ülkeyi etkisi altına alacak gelişmelere gebe...
Türkiye'ye etkisi Peki, Türkiye yanı başındaki gelişmelere nasıl bakıyor? Ankara sınır komşularındaki gerilimle fazla ilgilenmiyor, "görmezden gelme" politikası güdüyor. Oysa, Balkanlar ve Kafkasya'da gerilime neden olan bu gelişmeden, en çok etkilenecek ülkelerin başında Türkiye geliyor. Bunun da birçok nedeni var. En hafifinden yola çıkarsak; İzmir'deki Kosova kökenli bir Türk vatandaşında, kökenlerinin bulunduğu toprağın bağımsızlığı sevinç yaratıcı olabilir. Sakarya veya Kocaeli'ndeki Abhazya kökenli Türk vatandaşı da aynı duyguyu taşıyabilir. Veya, Rize'de yaşayan Gürcü kökenli Türk vatandaşı gelişmelerden burukluk duyabilir. Ancak, Türkiye'ye daha büyük maliyetleri de beraberinde getirir. İlk olarak da Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı etkilenir. Kuzeyinde başlayan gelişmeler, "domino etkisi" ile güneyine de sıçrayabilir. Hem de Irak'ta yaşanan gelişmelere ek olarak, önce Amerika ardından Roma'da ABD'li subayın ortaya çıkardığı harita dururken... Veya, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde önceki gün kabul edilen, İngiliz parlamenterlerin hazırladığı "Kürtlerin Kültürel Durumu" raporunda yer alan şu cümle varken: "Kürtler, dünyanın devletsiz en büyük uluslarından biridir..." Meteoroloji raporundaki gibi; Balkanlar'dan gelen soğuk hava dalgası bütün bölgeyi etkisi altına alabilir.
|