|
|
|
|
|
Müşteri kaçar taraftar hesap sorar
|
|
Fenerbahçe yönetiminin gözünde taraftar artık önce müşteri. Sunulan ürünü beğenmezse gün gelir almaz, ancak taraftarla ödeşmek zordur. Beklenti karşılanmazsa çıkıp hesap sorar.
Ticari kurumların öncelikli prensibi müşteri memnuniyetidir. Son 10 yılın ticari açıdan en başarılı kulübü Fenerbahçe'de, bu prensibin işlediğini söylemek artık mümkün değil. Yönetim, stadı 50 bin kişilik bir şov sahası yaptıktan sonra, bu hamlesini nakite çevirmeyi başardı. Localar ve kombineler derken lisanslı ürünler, taraftar kartı ve en son piyango ile taraftarından ciddi maddi yardım almaya başladı. Büyük olmak isteyen her kulübün yapması gerektiği gibi davranıyordu. Artık taraftar takımı destekleyen unsur olmaktan çıkıp, kulübü yaşatan unsur haline gelmişti. Bu aşamayla, Fenerbahçe'yi yönetenlerin gözünde "önce
müşteri, sonra taraftar" haline geldi. "Müşteri memnuniyeti" diyenlerin ürünleri artık beğenilmiyor. Maç sonrası insanlar kaygılarını bize anlatıyor, dertlerine derman arıyor. Kim kime çatacağını şaşırmış. Sahada ve tribünlerde kaos başladı. Stada gelenler taraftarsa, yaptıkları katkı ile takıma karışma ve müdahale etme hakkına sahipler. Çünkü sahada istediklerini "oldurtmak" için ısrar ederler. Fenerbahçe Yönetimi müşterisinin veya taraftarının (karşısındaki nasıl görüyorsa) beklentisini karşılamalı. Herkes elini cebine atıyor, elinden gelen katkısını yapıyor. Tek beklentisi de karşılanmıyorsa hesap sorar. Müşteri gün gelir sizin sunduğunuz ürünü almaz da, taraftar ile ödeşmek zordur.
ZİCO'YU GÖNDEREMİYORLAR Bu taraftar Daum'u yeterli bulmadı. Çünkü artık Avrupa'da başarı istiyorlardı. Beklentileri; Türkiye'de zaten sorun yaşamayacak bir takım, Avrupa'da kendilerini heyecanlandıracak bir performanstı. Şimdi bırakın Avrupa'yı, Türkiye Ligi'nde bile çile çekmeye başladılar. Ya yönetimde neler konuşuluyor? Bir çoğu Zico'dan mennun değil, hemen gitmesi gerektiğine inanıyor. Ama susuyorlar. Çünkü daha bir hafta önce "güven" açıklaması yapıldı. "Ne olacak?" sorusuna "Bakacağız" cevabını veriyorlar. Gönderemeyecekler. Çünkü şimdilik alternatif bulamıyorlar, bulduklarından da olumlu cevap alamıyorlar. Başkan'ın hocayla konuşması, takım üstünde beklenen değişiklikler için uyarı yapması bekleniyor. Sorunları çözsün diye milyon dolarlar verdikleri hocaya, çözüm için alternatif sunacaklar. Çaresizlik mi, inatçılık mı istediğinizi deyin. Ama artık büyük bir takımın yöneticileri olduklarını hatırlamalı, reflekslerini harekete geçirmeliler. Kötüde istikrar aramanın anlamı yok. Fenerbahçe'yi yönetiyorsanız, çareyi de siz bulacaksınız. Bulamıyorsanız, yerinizi bulabileceklere bırakacaksınız.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|