|
|
Askerin dilini çözmek
Askerin dilini çözmek, anlamak kolaydır. Diplomatik dil kullansalar da ne söyledikleri ortadadır. Simgelerle dolayımlarken bile mesajları gizli değildir. Söyleyecekleri varsa ya konuşurlar ya da eyleme dökerler. 25 Mayıs 1960'ta, Eskişehir'de Menderes'in karşılanması sırasında subayların arkasını dönmesi, 4 Şubat 1997'de tankların Sincan'dan geçmesi, 29 Kasım 2002'de komutanların Meclis Başkanı ziyaretinin 3 dakikada bitmesi eyleme dökülenlerdi. Pek çok sözcüğü yan yana getirmekten fazlasını anlattılar. Bu kez askerin daha sert olduğu söylense de fark sertlikte değil, netlikte. Bu kez daha net, direkt mesajlar verdiler. Simgelerin anlaşılırlığıyla değil, çözümlerin çabukluğuyla ilgililer. Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Başbuğ her konuşmasında altını çizdiği konuları bu kez doğrudan makamları işaret ederek söyledi. Sırada Genelkurmay Başkanı var. Hakkari'de askerin çöp toplama protestosuna itiraz edenler, tank geçseydi seslerini bu kadar çıkarırlar mıydı sizce? Çöp toplarken söylediklerinde netti, demorakrasi açısından daha önemlisi siyasilerin bunu eleştirilmesiydi. Askere yanıt vermeme konusunda tembihli oldukları açık olan Hükümet üyelerinin "İrtica konusunda varsa bir şey söylesinler" demesi, inandırıcılıktan uzak. Üstelik bu kez net mesajlar yalnızca Hükümet'e değildi; muhalefet de hedef grup içindeydi. Türkiye'nin örtülü/örtüsüz darbeler tarihine bakın, göreceksiniz: Askerin ne dediğini çözmek kolay, siyasetçinin bunu çözmemekte ısrarını anlamak zor.
|