|
|
Çözüm önerileri
Türkiye'nin bu günlerde üç temel sorunu bulunmakta. Sermaye birikimi, istihdam ve uluslarası piyasalarda rekabet gücünü koruyabilmek . Sermaye birikimi sıkıntısı, devletçi, ithal ikameci kalkınma modellerinden vazgeçtimiz andan itibaren gündemimizde. Türkiye'de sermaye birikimini hızlandıran ağır sanayi yatırımlarının 1960'lı yıllarda gerçekleştirildiğini unutmayalım . Sonraki dönemlerde serbest piyasa ekonomisinin uygulanmasından, iktidara yakın olanlardan birde mülkiyet mimarisi çıkartmağa kalkınca ne sermaye biriktirebildik ne o şirketlerle bankalar ortada. 2001 krizi sonrasında ise model, borçlanma ve yabancı sermayeye muhtaç kalmış vaziyette. Okumadı iseniz bizim gazetenin 29 Eylül sayısından Okan Müderrisoğlu'nun BDDK Başkanı Tevfik Bilgin ile yaptığı söyleşiyi mutlaka bulun. Konu çok çarpıcı. BDDK Başkanı diyor ki, 'Bankaların yabancıya satışına onay verirken Türk patronlardan satıştan elde ettikleri gelirleri ile Türkiye'de yatırım yapmalarını istedi k'. Samimiyeti nedeni ile Tevfik Bilgin'i konuyu Türkiye'nin gündemine taşıdığı içinde Okan'ı candan kutlarım. İşte sermaye birikiminde geldiğimiz nokta bu. Yorum yapmayı içim kaldırmıyor. Artık Türkiye'nin sermaye birikiminide iç tasarruflarını da artırmakta KOBİ'lerden başka şansı kalmamıştır. 'TÜRKİYE'DE KOBİ'LERİN SAHİBİ KİM?' yazısı bu nedenle yazıldı . Ne KOSGEB'den cevap var, ne TOBB'dan . Aldığım tek e-posta şu anda açamadığım posta.sabah.com.tr yolu ile geldi. Sahip çıkanı bulsa idik KOBİ'lerin sektörel dağılımını, her sektörde ortalama istihdamı, sektör bazında teknolojik rekabet gücünü, sektörlerin bölgesel yoğunlaşmalarını ve daha pek çok konuyu sorup öğrenecektik. Elde veri olmadan, KOBİ'ler kendilerinin kendilerinden başka dostu olmadığını anlamadan, meslek kuruluşlarını yeni projelere zorlamadan kim neyin reformunu yapacakmış aklına şaşarım. Aynı veri eksikliği tarım kesimi içinde geçerli. Türkiye'nin hala dişe dokunur bir tarım envanteri yok. Topraklarının büyük bir kısmından henüz kadastro geçmemiş. Toprak analizleri yapılamamış. Kazanç sağlamayı çiftçiye, aç bırakarak mı öğreteceğiz? Hangi üründen yüksek verim yüksek gelir elde edeceğini anlamayı onları piyasa terk ederek mi? AB normu olan, tarımda sadece nüfusun yüzde 10'nun istihdamının sağlanabilmesi için gereken yatırımı hangi çiftçi hangi sermaye ile yapacak? Bu da mikro reform . Cevabını varsa bilen göndersin. Açıklama diye yayınlanmazsa sitesine koyar. Geldik işsizliğe . Genç nüfus varmış da bu Türkiye'nin en önemli varlığıymış da geçin bu lafları. Dönün Diyarbakır'dan kapkaç için İstanbul'a kaçırılan çocukları okuyun. Onbinlerce işsiz üniversite mezunu gencin dramına bakın. Yapısal dönüşüm deyip, ara malı ithalatı ile fasonculuğa ittiğimiz Türk sanayicisi bu çocukları ütücü diye mi alacak, overlokçu diye mi? Genç nüfus Çin'de Hindistan'da Bengaldeş'te yok mu? Bizimkilerin iş bulabilmesi için ücretleri bu ülkelerin seviyesine indirene kadar çocukları işsizliğe mi zorlayacağız? Hanginizin Sakarya Üniversitesi'nin kapalı devre televizyon eğitimi programından, uzun stajeğitim olanaklarından, bölgenin KOBİ'leri ile birlikte istihdam ihtiyacına göre branş geliştirme esnekliğinden haberi var? Türkiye'de ihtiyaç duyulan meslek grupları ile buna karşılık gelen, üniversite bazında öğrenci sayısını karşılaştıran oldu mu? Açıklanırsa kimin çıkarı bozulur? Hangi kurbağalar ürker? Üniversitelerde çifte eğitimin baronları kimler? Verisi açıklanmayan eğitimde bu nasıl mikro reform? Eğitiminin nereye yönelmesi gerektiğini bilmeden, gece eğitiminde ders verir görünüp asistanını sokan üç beş sözde akademisyenin çıkarını bozmadan genç nüfusa iş nasıl bulacaksınız? Hepinizi Adam Smith 'le Ricardo kovalasın. Uluslararası rekabet gücümüzü artıracak reformlarıda yapacaktım. Ancak Faik Öztrak' ın TÜİK' in verimlilik verileri üzerine son derecede haklı endişeleri bulunuyor. Affına sığınarak, hoş görüsüne, ihtisasına güvenerek, TÜİK'i ve çözümünü kendilerine bırakıyorum.
|