Fenerbahçe'nin kayıp yılı
Aziz Yıldırım, başkanlık yıllarının ilk acemilik dönemini atlattıktan sonra Fenerbahçe'ye gerçekten çağ atlatacak işlere imza attı. Şükrü Saracoğlu Stadyumu; locaları, restoranları, tribünleri, otoparkı ile Türkiye'de bir ilk oldu. Üstelik Yıldırım bunu devlet kesesinden değil, Fenerbahçe'nin öz kaynakları ile gerçekleştirdi. Devletin arazisini devlete devredip bedava stat sahibi olma şansına sahip olmadı. Forma, kaşkol gibi ürünler ve pazarlamasında da çığır açtı. Bugün Fenerium'lar rakiplerinin rekabet edemeyeceği bir boyut ve kalitede. Ancak bence Yıldırım'ın en büyük yanlışı Futbol Şubesi'nin yönetiminde oldu. Futbol Şubesi'nden sorumlu bir ismin öne çıkmayışı, futbolcularla birebir ilgilenecek menajerin yokluğu burada ciddi sıkıntılara yol açtı. Oysa başarı taklit edilir ve burada da en başarılı yönetim Galatasaray'da. Yıldırım'ın örnek alması gereken yönetim biçimi burada. Son dönemi ele alırsak önce Ergun Gürsoy, ardından Adnan Polat Galatasaray'ın dar olanaklarına rağmen başarılı işlere imza attılar. Bildiğim kadarıyla geçen sene İliç'in takımda kalıp performansını yükseltmesinde menajer Bülent Tulun'un büyük emeği geçti. Bu sene de Adnan Sezgin'in aynı çizgiyi sürdürdüğü anlaşılıyor. Bunun sonucunda Galatasaray'ın başkanı, hiçbir zaman takımın soyunma odasına inmiyor. Fenerbahçe ise stat yapımından ürün pazarlamasına, gösterdiği organizasyon başarısını, kabul edelim ki, futbol şubesinin yönetiminde bulamıyor. Brezilya'dan, İspanya'dan çıkıp gelen genç futbolcular kendileriyle birebir ilgilenen bir sistem bulamıyor.
DOĞRU MODEL GALATASARAY Başkanın doğrudan teknik yönetimle muhatap olması sıkıntılara yolaçıyor. Burada doğru model Galatasaray'ın modelidir. Fenerbahçe'nin böyle bir model kurup yıllarca uygulayacağı bir futbol sistemini seçmesinde büyük yarar var. Galatasaray, yıllar önce Derwall'in temelini attığı model sayesinde bugünlere geldi. Bu yapılmazsa yeniden en başa dönüp her transfer döneminde milyonlarca dolar harcayıp takıma uyum sağlayamayacak oyuncular ve teknik adamlara kaynak aktarıp takımı iflas noktasına getirebilir. Fenerbahçe böyle bir yönetim modelini seçmediği için bugünkü sıkıntılarla yüz yüze kalmıştır. İnsanı maça gitmekten soğutan bir futbol anlayışının başarı getirmesi mümkün değildir. Gazla, birlik beraberlik mesajlarıyla bir kaç maç idare edebilirsiniz ama sonuçta saçın önünüze kesilip, ak mı, kara mı olduğunun anlaşılması kaçınılmazdır. Fenerbahçe, bu dönemi futbol şubesinde kurumsallaşmış bir anlayış oturtamadığı için kaybetmiştir. Tıpkı geçen yıl şampiyonluğu aynı nedenle kaçırması gibi. Kimse kimseyi kandırmasın. Bu futbolcuların, bu yönetim anlayışı, bu teknik yönetim ile birbirine kaynaşıp bir takım oyunu sergilemesi mümkün görünmemektedir. 1.5 milyon euro verdiğiniz Tümer'i yönetimin baskısı sonucu oynatacak bir teknik adamla çalıştığınız sürece de böyle bir takım yaratamazsınız.
|