Sor bakalım kendine...

Hepimiz yarına haberler iletiriz, birer postacıyızdır... Adım gibi biliyorum, görüşleriniz, açıklamak istediğiniz konular birikmiştir... Ülkemizin insanları hem kendi sorunlarıyla, hem de dünya meseleleriyle yakından ilgilidir; bunun böyle olduğu gazete ve kitap satışları nüfusa oranlanınca açıkça ortaya çıkar zaten! Bazen röportaja gelen gazeteciler insana öyle bir soru sorar ki, şaşar kalırsın: "Yahu ben bu konuda neler düşünüyorum sahi!" diye derin derin düşünmeye başlarken bir yandan da fiyakan bozulmasın diye, 'usturuplu' bir cevap ararsın. Tabii bütün bunlar olurken röportaja gelen kişinin durumun farkına varmaması için dikkati başka yere çekersin... Röportaj görüntülüyse zaman kazanmak çok önemlidir. En klasik numara, "Böyle önemli bir soruyu bu kadar güzel bir şekilde sorduğunuz için size teşekkür ederim," numarasıdır ki, genellikle politikacılar tarafından kullanılır.

TEHLİKELİ YOLCULUK
Dersini çalışmadan giden gazeteciler 'iyi öttüremezler' karşılarındakileri... Anlayacağınız yalnızca cevaplayan değil, soran da içten, aklı başında, dürüst ve hazırlıklı olmalı ki işin tadı çıksın. Gerekli bir soruyla bilinçaltının, bilincin ya da saklı kalmış bir gerçeğin kapısını aralayabilmeli, içeri girmeli, anlattırabilmeli... Eh işte o zaman başarıya yaklaşmış sayılır. Soruları soran belli bir güven sağladı mı karşısındaki de içinin perdesini aralar, ışıkları yakar "İçeri buyurun," der. İşte o sihirli an geldi mi, hem sorulardan hem yanıtlardan tadına doyum olmaz insan manzaraları dökülür ortaya. Kendimize bile soramadığımız sorular vardır, cevaplarsak çok ürkünç gerçeklerle karşılaşacakmışız gibi gelir hep bize. Hele bir de öylesine yaman bir soruyu bir başkası sorarsa... Aman aman aman... Peki, niye yaşamımızın seyir defterinden tırtıklanmış parçaları başkalarıyla paylaşırız? Paylaşınca çoğalacağımızı düşündüğümüzden mi?.. Olduğumuz gibi görünelim de şeffaf olalım, yani bakınca kimse bir şey görmesin, diye mi?.. Yoksa, bir imaj yaratalım da arkasına saklanıp kafamızı dinleyelim, diye mi?.. Ne olursa olsun, işin tadını belirleyen, dürüstlüktür... Dürüstlük gündemde değilse röportajda bir lezzetsizlik sezer insan damağında... Efendim, size iyi bir söyleşinin sırlarını aktarmaya çalıştım. Şimdi alın kendinizi karşınıza, bir yandan sorun bir yandan cevaplayın; kendinize doğru çok tehlikeli bir yolculuğa çıktığınızı göreceksiniz... Yolda başınıza bir şeyler gelirse benden bilmeyin... Nedir birinci sorunuz, cevabı ne?.. Merak etmiyor musunuz?.. Zekânızı küçümsemediğim için tehlikeli soru örnekleri eklemiyorum... Söyleşin bakalım kendinizle, yarına ne haberler iletmek istiyorsunuz?.. Unutmayın, kendisiyle konuşurken herkes kendi haritasını kendi çizer ve o haritada keşfedilmedik yerler peşinde koşar durur.