|
|
|
|
Ultra lüks hayvan hastanesi
Kedilere yoğun bakım, köpeklere kemoterapi, yapay kalça, kalp pili... Bütün bu tedaviler Utrecht Üniversitesi Hayvan Hastanesi'nde uygulanıyor. Geodergisi eylül sayısında, olağanüstü tıbbi bakımın keyfini yaşayan hayvanlara ve lüks hastanelerine yer veriyor
Hayvanlar yoğun bakımda
Kedilere yoğun bakım, köpeklere kemoterapi, yapay kalça, kalp pili... Bütün bu tedaviler Utrecht Üniversitesi Hayvan Hastanesi'nde uygulanıyor. Geodergisi eylül sayısında, olağanüstü tıbbi bakımın keyfini yaşayan hayvanlara ve lüks hastanelerine yer veriyor.
Hollanda'nın Utrecht şehrindeki "Utrecht Üniversitesi Ev Hayvanları Kliniği" Avrupa'nın en büyük kliniklerinden biri. Klinikte hastabakıcılar ve idari personel dahil -at hastanesi hariç- toplam 200 kişi çalışıyor. Bekleme odaları sabah saat sekizden itibaren dolmaya başlıyor. Kliniğin o haftaki hasta kayıtlarına bakıldığında kalp atışları düzensiz bir kedi, bağırsak düğümlenmesi teşhisi konan bir golden retriever, nefes darlığı çeken bir Amazon papağanı, idrarını tutamayan bir tavşan, yumurtaları karnının alt kısmında takılı kalmış bir kaplumbağa ile esrarengiz ateş ve ağrı nöbetleri geçiren bir Jack Russell terrier de bulunuyor.
24 SAAT GÖZETİM ALTINDA Veteriner dendiğinde pek çok kişinin aklına, kolunu dirseğine kadar bir ineğin içine sokmuş doğurmasına yardımcı olan biri geliyor. Oysa Utrecht Hayvan Hastanesi, personelin üniforması ile muayene masalarına yapışan ve akşamları tutamlar halinde koridorlarda uçuşan hayvan tüylerini bir kenara bırakırsak, insanlara da hizmet verebilecek niteliklere sahip. Uzman doktorlar ellerinde çağrı cihazlarıyla tedavi odaları arasında mekik dokuyor. Yoğun bakım ünitesinde ise bir grup hastabakıcı, serum takılarak cam kuvözlere yatırılan durumları kritik köpek ve kedileri 24 saat boyunca gözetim altında tutuyor. Radyologlar özel boyutlara sahip bir bilgisayarlı tomografi ile çalışıyor. Kliniğin kardiyoloğu hasta köpeklere kalp pili takıyor. Onkoloji servisindeki meslektaşı da hayvanlardaki tümörleri kemoterapi ile tedavi ediyor. Göz doktoru Görig, kataraktlı bokser veya teriyerlere yeni mercekler takmak için saatlerce uğraşıyor. Kuş ve Egzotik Hayvanlar Servisi'nde papağanlara bilgisayarlı tomografi uygulanıyor. Utrecht'te, Philadelphia'daki Pennsylvania Üniversitesi Hayvan Hastanesi'ndeki gibi, köpeklere özel gezici kan bankası bulunmuyor. Ancak klinik arazisinde gerektiğinde kan vermek üzere bir tazı grubu barındırılıyor. Yani burada hayvanlar insanlığın büyük bir bölümüne nasip olmayan tıbbi bakımın keyfini sürüyor.
KALP PİLİ TAKILMALI MI? Afrika'da antibiyotik yokluğundan insanlar ölürken köpeklere kalp pili takılmalı mı? Tüm dünyada sağlık sigortalarının kapsamı her geçen gün daraltılırken papağanlara bilgisayarlı tomografi çekilmeli mi? Zaman zaman Utrecht'teki veterinerler de gelişmeler karşısında hayrete düştüklerini gizlemiyor. Klinik şefi Freek van Sluijs, "1975'te hastaneye geldiğimde çeşitli dallarda uzmanlaşma dahi yoktu. Ancak kısa zamanda başdöndürücü gelişmeler yaşandı. Öyle ki, bugün yapabildiklerimiz bize son derece normal görünüyor," diyor. Van Sluijs modern veteriner kliniklerindeki tıbbi harcamaların aşırı olduğu yönündeki eleştiriler karşısında, "Bir hayata verilen değer o bölgenin ekonomik, sosyal ve kültürel standartlarıyla ilişkilidir. Afrika'da insanlara ve hayvanlara biçilen değer Avrupa'dakinden farklı. Üstelik bu yalnızca tıpla ilgili bir konu da değil," görüşünü savunuyor. İskandinav ülkelerindeki evcil hayvan sahiplerinin yüzde 80'i, hayvanları için özel sağlık sigortası yaptırıyor. Henüz bu tür sigortaların uygulamaya konmadığı ülkelerde de hayvanları korumaya yönelik yatırımlarda kayda değer artışlar görülüyor. Utrecht Kliniği'nin geliri örneğin, 1996'dan bu yana yüzde 30 artarak 2 milyon avronun üzerine çıktı. Hastaneye yılda 8 binin üzerinde hayvan getiriliyor.
YAŞAM KALİTESİ ÖNEMLİ Klinikteki iki onkologtan biri olan Gerard Rutteman'ın da keyfi yerinde. Ancak aşırı talep, bazen Rutteman'ı strese sokmuyor değil. Bekleme odası daima haddinden fazla kalabalık, aksi gibi o gün ilk randevuyu alan hastası gecikiyor. Rutteman'a da meslektaşlarının çoğu gibi ağırlıklı olarak köpekler getiriliyor. Kediler kliniğin hastalarının altıda birini bile oluşturmuyor, kuş ve diğer küçük hayvanların oranı ise daha düşük. Kemoterapi hayvanlarda nadiren tüy dökme, kusma gibi yan etkilere sebep oluyor. "Önemli olan yaşam kalitesini mümkün olduğu kadar yukarıya çekmek," diyor Rutteman. Altı aylık iğne veya ilaç tedavisinin ardından köpeklerin birçoğu iki yıl daha yaşıyor. Köpeklerin ortalama 14 yıl ömürleri olduğu düşünüldüğünde bu hayli uzun bir süre. Kanser yinelediğinde tedavi de tekrarlanabiliyor.
Yazı: UTE EBERLE
|
|
|
|
|
|
|
|
|