|
 |
 |
 |
Otobüsteki bir kadın için bile şarkı yapar dedim, inanmadım
Kıraç'ın Ayşe şarkısının ilham kaynağı Ayşe Şule Bilgiç'i, şu sıralar atv'nin yeni dizisi 'Gözyaşı Çetesi'nde Berrin rolünde izliyoruz. "Bunlar sanatçı milleti, otobüsteki bir kadının bakışından bile etkilenerek şarkı yapabilir" diyerek Kıraç'ı 2.5 sene reddeden Bilgiç'le keyifli bir röportaj yaptık.
Ona tüm Türkiye'nin hep bir ağızdan söylediği bir şarkı yapıldığında, "Bunlar sanatçı milleti, otobüsteki bir kadının bir bakışından bile etkilenir" dedi. Herkes "Bak çocuk perişan, niye hayır diyorsun?" derken, onun aşkına güvenmedi ve 2.5 sene reddetti. Kıraç'ın Ayşe şarkısının ilham kaynağı olan, şu sıralar ise Gözyaşı Çetesi'nde Berrin'i oynayan Ayşe Şule Bilgiç'ten bahsediyorum. 1 senedir Kıraç'la birlikte olan ve yakında evleneceklerini açıklayan Bilgiç, hayatını Kıraç'tan önce ve Kıraç'tan sonra olarak ayırıyor. Eski halini ise dizideki Berrin'le bire bir örtüştürüyor. Berrin gibi işim var, düzenim yerinde, erkeğe ihtiyacım yok diyen, korunma ihtiyacını motor, araba yarışları ya da tekvando gibi 'erkeksi' uğraşlarla gideren ama Kıraç'a aşık olduktan sonra, hayatında bir erkeğe ne kadar ihtiyacı olduğunu itiraf eden bir kadın: "Kıraç'a keşke daha önce evet deseymişim, bomboş bir 2.5 yıl geçirmişim."
* Gözyaşı Çetesi'nin çıkış noktası tam olarak ne?
Bütün kadınlar hayatları boyunca bir dönem erkekleri potansiyel tehlike olarak görmüştür. Hiçbir kadın yoktur ki bir erkekten zarar görmeyeceğini düşünsün.
* Aslında bir mahalle dizisi. Ama karakterlerin iç konuşmalarıyla, felsefi cümleleriyle psikolojik yönü de ağır basan bir dizi değil mi?
Evet. Senarist insanların günlük hayatta fazla kullanmadıkları cümleleri, hem iç konuşmaları olarak kullanıyor hem de karakterlere konuşturtuyor. O cümleleri hep aklımızdan geçiriyoruz ama söyleyemiyoruz. Çünkü hızlı bir hayat yaşıyoruz ve fazla laflar günümüz için. Ama duyduğumuz zaman hoşumuza gidiyor çünkü çok tanıdık geliyor.
BİZİM KIZLAR NAMUSLU
* Biraz 'Desperate Housewife'lık da var mı dizide?
Doğru orada da kadınlar hayata dair, erkelere dair büyük laflar ediyorlar. Ama tabii bu epey bir Türk versiyonu. Bizim kızlar namuslu... (gülüyor)
* Dizide başroller  kadar yan karakterler de çok etkin..
Aslında bu üç kadının hikâyesi diye ortaya çıkmıştı, ama çok AB grubuna hitap edecek bir iş... Bazı kaygılardan dolayı totali yakalayabilmek için halka yakın bir karakter olan Cevahir ve Deniz'e yüklendiler ki doğru da yaptılar.
* Berrin'i anlatır mısın?
Berrin duygusal ama mantığıyla hareket ediyor. Hayatımda erkek istemiyorum kafasında. Hem erkek hem kadın rolünü üstlenmiş. Dövüş sporlarına olan merakı, sert duruşu. Erkeksi ama dişiliğinin de farkında. Güçlü değil, olmaya çalışıyor. Hiçbir kadının hayatında bir erkek olmadan güçlü olacağını düşünmüyorum. Ama aşık olduğunda darmadağın olacak.
* Nasıl böyle net konuşuyorsun? Berrin'i tanıyor gibisin?
Çünkü ben de uzun bir dönem Berrin gibiydim. Hayatımda uzun bir süre hiç kimse olmadı, kimse olsun istemedim. Paramı kazanıyorum, evim var, işim var, erkeğe ne gerek var diyordum...
ERKEKLER RAKİBİMDİ
* Siz de büyük bir darbe mi yaşadınız erkeklerden yoksa?
Hayır. Çocukluğumdan beri erkekler hep karşımdaydı. Onların yapabileceği şeyleri ben de yapmalıydım. Onları kendime rakip görüyordum. Kızlar tin tin lastik oynarken, erkekler inşaatlara çıkıp kumun üstüne atlarlardı, ben de ağzımı burnumu dağıtırdım ama atlardım. Kızların bisikletleri önü sepetli çicekli Pinokyo olurdu benimkisi Balkandı kontra vitesli. Bebekler yerine otomobillere merakım vardı.
* Ve şimdi de aynı 'erkeksi' merakların sürüyor. Motor tutkunusun, rallilere katılıyorsun, 7 sene tekvando yaptın. Erkeklerden uzak durmanı ama 'erkeksi şeyler'e olan merakını neye bağlıyorsun?
Çünkü korunmak istiyorsun, aslında doğada seni koruyacak olan şey, hem manevi hem de fiziksel olarak bir erkek. Ama erkeği hayatında istemediğin zaman onları da sen üstlenmek ve kendini korumak zorunda hissediyorsun. Motora binmemin bununla ilgisi var mı bilemem ama  içgüdüsel olarak dürtülemiştir.
TÜRK USULÜ İSTENDİM
* Geçmiş zamandan bahsediyorsun, Berrin gibiydim diyorsun... Seni ne değiştirdi?
Çünkü ne zaman Kıraç'a aşık oldum, hayatımda birine ne kadar büyük ihtiyaç duyduğumu anladım. Ve aşık olunca nasıl darmadağın olduğumu gördüm.
* Neler yaşadın peki?
Uzun süre kabullenmek istemedim. Bana Türkiye'nin hep beraber söylediği bir şarkı yapılmış, "Hayır sanatçı milleti bunlar, otobüsteki bir kadının bakışından bile etkilenir" dedim. Ve 2.5 sene reddettim. Kıraç olarak tanımıyordum, hiçbir şarkısını da bilmiyordum. Arkadaş olarak, çok sevdiğim bir insandı. Ne zamanki ilişki boyutuna geçti, şarkıyı dinletti, "Dur dedim. Benim böyle bir şeye ihtiyacım yok, düzenimi bozamam". Ama 2.5 sene sonra her şeyin aynı olduğunu görünce yanılmışım dedim. Hayatıma hep yalnız devam edecekmişim sanmıştım. Kıraç bu süreci sert bir şekilde kırdı.
* Aşık mısın hâlâ Kıraç'a?
Çok aşığım. Ve her geçen gün biraz daha artıyor aşkım. Keşke daha önce evet deseymişim, 2.5 seneme yazık etmişim.
* İstenme olayı olmuş. Neler yaşandı o gün?
Türk usullerine göre oldu. Ailesiyle geldi, çiçeklerini çikolatalarını yaptırmışlar. Babam önce nazlandı, sonra 'madem gençler kendi aralarında anlaşmışlar' diye kabul etti.
* Evlilik ne zaman?
İlk fırsatta. Sade, naif bir kır düğünü yapmak istiyoruz.
* Aşkınızın artarak sürmesinin sırrı ne? İlişkiler şöyle oluyor: Kız ve oğlan birbirinden hoşlanırlar, o dönem çok iyi bakarlar kendilerine. Ama sonra her şey sıradanlaşır buna da doğal olmak denir. Ama biz en baştan çok doğaldık. En paçoz halimizi gördük. İlişkimize yeni şeyler katıyoruz. Yalnız kalmak istediğimizde birbirimizi yalnız bırakıyoruz. Biri düşünmüyor 'Soğudu mu?' diye. Sevdiğim yemeği, nefret ediyorum yemiycem diyebiliyorum. Kızmıyor o da yapıyor. Tutarsızlıklarımız benziyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
