| |
|
|
Anadolu konuşuyor
Konya'nın Ilgın ilçesini gezerken "Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nin" önünde bir kalabalık gördük. Merak edip sorduk: - Nedir?.. Bir toplantı mı var? Belediye Başkanı yanıt verdi: - Sizi bekliyorlar. Bizim "böyle bir toplantıdan" haberimiz yoktu.
"Bölgeyi dolaştığımız" duyulmuş. Herkes birbirine söylemiş. "En uygun yer" olarak Kültür Merkezi düşünülmüş. "Olur" dedik. Kapı önünde bekleyenlerin ellerini sıktık, hatırlarını sorduk. "Bize bir diyeceğiniz var mı" dedik. Aldığımız yanıt: - İçeriye buyrun.
- Ben Ilgın Şeker Fabrikası'nda çalışıyorum. Adım Ali Nadaroğlu... Siz babamı tanırsınız... Eski Belediye Başkanı Muzaffer beyin oğluyum. - Ali nasılsın, iyi misin? - İşimiz çiftçilik, hayvancılık... Derdimiz çok. - Nedir? - Eskiden Ilgın Şeker Fabrikası'nın kotası 1 milyon 250 bin tondu... Kota 700 bin tona düştü... Şeker pancarı üreticisi mağdur oldu... Sahipsiz kaldık.
- Ben Akşehir Ziraat Odası'nın 22 yıllık başkanı Haşim Bakırcı'yım... Derdimiz çok... Hepsini yaz. - Nedir dertleriniz? - Meyve iyi... Ama buğday ve arpa eken çok şikayetçi. - Neden? - Mazot pahalı... Traktörü vadeli alıyor, taksitini ise ödeyemiyorsun. - Başka? - Sahibimiz yok... Bize sahip çıkın.
Herkes konuştu. Dinledik, not aldık, gönül aldık. Ne ucuz mazot verdik, ne pancar kotasını artırdık, ne sorunlarını çözdük. Ama yine de öylesine mutlu oldular ki. "En yaşlıları" parmak kaldırıp konuştu: - Değil mi ki bizi adam yerine koydun, geldin, hatırımızı sordun, Allah senden razı olsun.
Orda Ilgın, Akşehir, Derbent, Kadınhanı, Sarayönü, Karapınar, Altınekin, Akören var uzakta. Orda köyler var toprak damlı. Bizim ilçelerimiz, beldelerimiz, köylerimiz. Onlar bizim insanlarımız. "Sahip" arıyorlar. Gittik "sahipsiz değilsiniz" dedik. Siyasettekilerin de, bürokratların da, sivil toplum liderlerinin de gitmelerini "sahipsiz değilsiniz" diye moral vermelerini dileriz.
|