|
|
'Papermoon Darbesi'nin perde arkası
Son günlerde gözler, Mesut Yılmaz'ın yeniden siyasete dönüşüyle merkez sağa çevrildi. Liderler, ikinci adamlar adım adım izleniyor. Herkes yeni bir gelişmenin peşinde. Peki merkez solda neler oluyor? Yoğun iç tartışmaların yaşandığı, yeni arayışların sürdüğü sol sanki derin bir sessizlik yaşıyor. CHP'den kopuşların yaşandığı dönemde birkaç koldan süren yeni "çekim merkezi" yaratma mücadelesi bir türlü başarılamadı. Celal Doğan'ın çıkışı da, sonra devreye sokulmak istenen "Zeytin Ağacı" da "Büyükerşen Formülü" de tutmadı. Bu arada eski DİSK Başkanı Rıdvan Budak'la yeni başkan Süleyman Çelebi bir grup sosyal demokrat aydınla farklı bir çıkış denedi. O da sol dalga yaratmaya yetmedi. Tam sol sessizliğe gömüldü derken, Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut, "Papermoon darbesi"ni patlattı. Yazıda, İstanbul'un en lüks restoranı Papermoon'da Mustafa Sarıgül, Süleyman Çelebi ve Bülent Tanla'nın bir araya gelerek "Deniz Baykal'ı devirme planları" anlatılıyordu. Hedefi "devirme" olan bu haber, siyaset kulisinden çok istihbarat raporlarını çağrıştırsa da aslında bir başka gerçeğe işaret ediyor. Çünkü, siyasetin görünen yüzü kadar bir de görünmeyen yüzü var. Kulislerde konuşulanlara göre bu buluşmanın asıl amacı CHP değil, DSP. DİSK'in öncülük ettiği "10 Aralık Platformu" Türkiye'nin bir çok ilinde toplantılar yaptı. Ama gelinen noktada "yeni bir oluşum" yaratmanın zor olduğu görüldü. İşte, Süleyman Çelebi, Bülent Tanla ve Mustafa Sarıgül'ü buluşturan da bu nokta... Denilenlere göre, bu üçlü solda yeni bir formülün peşinde. O da şu; Ortada teşkilatıyla, parasıyla hazır olan bir DSP var. Acaba DSP'nin mevcut yapısı rahatsız edilmeden yeni bir birliktelik yaratılabilir mi? Büyük olasılıkla formülün mucidi olan Bülent Tanla, DSP'ye "Genel Başkan ayrı, başbakan adayı ayrı bir parti modeli" götürülmesini öneriyor. Formülün açılımı da şöyle; Başbakan adayı Mustafa Sarıgül, Genel Başkan ise belli; Zeki Sezer. Son günlerde soldaki kulislerde Sarıgül'ün de sıcak baktığı işte bu formül konuşuluyor. Yapılan nabız yoklamalarından alınan sinyaller de olumlu. Sadece DSP içinde bir grubun, "Eğer bu model uygulanacaksa bizim başbakan adayımız Büyükerşen olsun" diyor. Peki solda bu formül tutar mı? Sonbaharla birlikte kıpırdanan siyaset dünyası, seçim yaklaştıkça çok daha hareketlenecek ve ortaya kim bilir daha ne formüller atılacak.
|