|
|
|
|
|
|
|
Menfaat kimi gerektiriyorsa o olur
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şahsı veya bir başkası, ülkenin menfaati kimi gerektiriyorsa Cumhurbaşkanının o olacağını kaydederek, ''Şüphesiz ki o makama gelen ülkemin çıkarlarını en ideal şekilde yine korumaya devam edecektir. Toparlayıcı olacaktır. Birleştirici olacaktır.
Asla herhangi bir ayrımcılığa müsamaha etmeyecektir. Böyle bir göreve gelen şüphesiz ki bu şekilde sürdürdükten sonra da toplumun tamamı tarafından olmasa bile büyük kesimi tarafından inanıyorum ki gerekli ilgi, alakayı görecektir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, canlı yayınlanan bir programda Gürkan Zengin'in sorularını yanıtladı.Erdoğan, AB ile ilişkiler konusunda ''Bir kriz geliyor gibi görünüyor. Türkiye, 'İzolasyonlar kalkmadan ben limanları açmam' yaklaşımın sürdürüyor mu'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''AK
Parti iktidarı öyle akşam başka, sabah başka bir şeyin peşinde değil. Biz bu konuda çok açık ve net tüm düşüncemizi söyledik. Bir defa KKTC'ye uygulanan izolasyonlar kaldırılmadığı sürece kimse bizden bunu beklemesin. İzolasyonlar kalkarsa biz o zaman üzerimize düşeni yaparız, bugüne kadar yaptığımız gibi. Ben kriz görmüyorum. Eğer 24 tane ülke kalkıp da Güney Kıbrıs Rum Yönetimine esirse o onların bileceği bir iş. Şu anda 35 tane chapter devam ediyor. Tarama bitmek üzere. Tarama bu ay sonu bitecek. Müzakereler başladı onlar devam ediyor. Biz elimizden geleni, bütün görevimizi yaparız. Chaptırlarla ilgili bütün dokümanları, uygulamayı Türkiye olarak yaparız. Ha buna rağmen onlar bunlara olur vermiyorsa onların bileceği bir iş. Önemli olan benim ülkemde çarklar dönüyor mu ben ona bakarım. Ülkemde çarklar dönüyor.''
Erdoğan, ''Makro rakamlar iyi görünüyor ama bunun vatandaşa yansıması zaman meselesi mi'' sorusuna ise şu yanıtı verdi:
''Herkesin ağzında bir şey var. Var da tüketiyorsun. Gazeteler yazıyor. 'Tüketen bir toplum olduk' diye başlıklar atılıyor. Ama ben de çarşıda pazarda, dolaşıyorum. Halkımın içindeyim. Kamuoyu yoklamalarını her ay muntazaman yaptırıyorum. Ben kamunun diliyle, halkımın diliyle konuşuyorum. Halkımın yüzde 100'ü tabii ki bize evet demeyecektir. Biz yüzde 34.4 ile iktidar olduk. Aldığımız oy buydu. Ama bizi bu şekilde eleştirene baktığımız zaman ana muhalefetin aldığı oy yüzde 19 nokta küsur. Ama şu ana kadar maaşlardaki zamma bakın. Temel gıda maddelerine, beyaz eşyaya bakın. Nereden nereye geldi. Yıllık tüketim neydi bunlarda şu an ne oldu?''
FINDIK
Başbakan Erdoğan, fındık taban fiyatı konusunda sorulan bir soru üzerine de, Karadeniz'de hemşehrilerinin üzerinde çok ciddi bir spekülasyon olduğunu söyledi.
Erdoğan, devlet olarak fındık alıcısı olmadıklarını kaydederek, ''Fındık tüccarı da değiliz. Fındık alıcısı Fiskobirlik?tir. Fiskobirlik, fındık üreticisinin alın terini adeta bir istismar kurumu olmuştur. Devletle oturmuştur masaya. Anlaşmasını yapmıştır, protokolünü imzalamıştır ve biz devlet olarak 2 katrilyon borcunu sildik, hiçbir mal varlığına el koymadan. Önce ?Ben bu yıl fındık almayacağım? dedi. Daha önce 7 milyon olarak fiyat açıkladı. Ondan sonra almayacağını söyledi. Çünkü geçmiş borcunu ödeyemiyor. 147 trilyon borcu var. Önce sen üreticinin borcunu öde. Borcunu ödemiyorsun. Hiçbir bankada itibarın yok. Yurtdışından en ufak bir destek yok. Kimse kredi vermiyor'' dedi.
Erdoğan, ''5 YTL veremez miydiniz'' sorusu üzerine de, ''Bunlar hep hesap kitap işidir. Biz bugüne kadar alışıldık siyasetin içinde olmadık, olmayacağız. Hesabımızı kitabımızı yaptık. Rakam aslında 4 değil. Bakın Fiskobirlik?in kesintileri yüzde 11-12, TMO?nun kesintisi yüzde 5.5. Eğer bu 5.5?i de üzerine koyduğunuz zaman rakam çok daha farklı bir yere ulaşır. Bunlar bu hesapları yapmıyor'' diye konuştu.
'PEŞKEŞ Mİ ÇEKECEĞİM'
Başbakan Erdoğan, ''Memurlar sokaklara dökülüyorlar. Fındık özellikle Karadeniz?de sizi zorlayacak bir konu. Seçimlere 1 yıl kaldı. Bunlar politik olarak riskli davranışlar değil mi'' sorusuna, ''Alışılmış siyasetçi olmayacağım'' yanıtını verdi. ''Bedelini ödeyeceksiniz yani'' şeklindeki sözler üzerine de Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bedelini ben ülkem için ödeyeceğim, vatanım için ödeyeceğim. Ben kalkıp da bizden öncekilerin yaptığı gibi bir popülizm anlayışı içinde ülkemin imkanlarını bir taraftan alıp bir tarafa peşkeş mi çekeceğim?
Bugün burada bunu yaptığınız zaman aynı şekilde öbür taraftan incir üreticisi gelecek o da isteyecek. Yarın narenciye gelecek, domates gelecek. Hepsi ?Bana da bana da? diyecek. Bunu yıllarca böyle yaptılar zaten. Seçim zamanı yaklaştı. Bir baktık bir anda zamlar. Maaşa, ona buna, ondan sonra tabii ki devalüasyon. Para basılıyor. Sıfırlar niye geldi? Birin yanına 6 tane sıfır niye kondu? Bu sıfırlar hep böyle kondu. Türk lirasının değeri böyle kayboldu.''
'DAHA FAZLASINI'
Başbakan Erdoğan, ''2002de aldığınız yüzde 34 oyu alabilecek misiniz'' sorusuna da, ''Daha fazlasını inşallah. Son üç dört ay içerisinde 40?ı aşkın ile gittim. Halkımla iç içe oldum. Milletvekili arkadaşlarım arazide dolaştılar'' yanıtını verdi. Erdoğan, ''Demek ki halk şikayetleri size değil de bize getiriyor'' değerlendirmesi üzerine de, ''Biraz gazete haberlerinde faiz uygulaması yapıyorsunuz. Yüksek faiz uygulaması. Sıkıntı orada. Siz şikayetlerin çözüm noktasında değilsiniz. Şikayetçi olanlar bize gelsin'' diye konuştu.
CUMHURBAŞKANLIĞI
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı ile ilgili soruya ise şu yanıtı verdi: ''Verilmesi gereken cevap neyse bu cevabı bundan önce verdik. Seçime daha çok var. Zamanı geldiği zaman parti grubumuz bütün değerlendirmesini gerek kendi içinde, gerek ilgili olan bütün sivil toplum örgütleriyle onlarla gerekli değerlendirmesini yapar.''
Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda AK Parti'nin dağılma riski olup olmadığının sorulması üzerine de şunları söyledi:
''Bunun hepsinin kararını parti grubum, parti teşkilatımız verecektir ve yapacağımız çeşitli kamuoyu araştırmaları, istişareler verecektir. Şahsım olur, başkası olur. Ülkemin menfaati kimi gerektiriyorsa o olur. Ben bununla ilgili bir tanımlama da yaptım. Ve bu tanımlamayı aynen tekrar ediyorum. Değişen bir şey yok. Şüphesiz ki o makama gelen ülkemin çıkarlarını en ideal şekilde yine korumaya devam edecektir. Toparlayıcı olacaktır. Birleştirici olacaktır. Asla herhangi bir ayrımcılığa müsamaha etmeyecektir. Böyle bir göreve gelen şüphesiz ki bu şekilde sürdürdükten sonra da toplumun tamamı tarafından olmasa bile büyük kesimi tarafından inanıyorum ki gerekli ilgi, alakayı görecektir. Ama bu kim olur Nisan şöyle bir geldikten sonra...''
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|