|
|
|
|
|
Oscar-Antalya hattında
|
|
Aslında her şey üç yıl önceki 'Oscar gibi jüri' nitelemesiyle başladı. Şanlı Oscar benzetmesi hoşumuza gittiğinden midir, bilinmez ama Antalya Film Festivali'ndeki bu yanlış organizasyon aynı derecede yanlış değerlendirildi. Oysa Antalya, adı üzerinde bir festival. Yani seçilmiş bir miktar filmin gösterim alanı. Maksat; bu rekabetçi dağıtım ağında vizyon şansı olmayan filmleri öne çıkarmak, basına ve halka göstermek, bir de yarışmalı bölüm açarak heyecanı artırmak, sadece yeni filmler değil ustaları hatırlatacak, onları yeni kuşaklarla tanıştıracak retro bölümleriyle de sinema sanatını taltif etmek. (Bkz. Cannes, Berlin, Venedik). Oscar ise hepimizin iyi bildiği gibi bir yıl içinde mutlaka ABD vizyonuna girmiş filmler üzerinden en iyisini seçme yarışı. Yani şanı dünyayı tutsa da bölgesel bir organizasyon. Ayrıca ortaya başyapıt da çıkarsanız eğer gösterime girmediyse Oscar açısından bir hiçsiniz. Zaten amaç da ABD film endüstrisini destelemek (en iyi yabancı dilde film ödülü hariç), borsa misali piyasayı hareketlendirmek, yıldızlar yaratmak. Zaten seçiçiler de endüstri çalışanları. Hal böyle olunca bir film festivali ile Oscar'ı karşılaştırmak elma ile armutu toplamaktan farksız. Festivallerin esas görevi ise keşif. Bu rekabet ortamındaki açığı kapatmak, sinema sanatına destek vermek için var. Popüler veya sanat ayırımı yapmadan mümkün olduğunca iyi film bulmak önemli. Geçtiğimiz yıllarda yarıştıracak film bulamayan Antalya Film Festivali'nin bu yılki yarışma bölümünde yeni filmlere yer verme kararı ise tartışma yaratsa da bu açıdan değerlendirildiğinde fırsat geçmişken misyona hizmet anlamına geliyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|