Tütsü, köri, müzik ve kola
1980'de şansını denemek için fırsatlar diyarı Amerika'ya giden Indra Nooyi adında Hintli bir genç kız, 26 yıl sonra dünyanın en güçlü ve en çok kazanan kadınları listesine adını altın harflerle yazdırdı. Nooyi, 1 Ekim'de de PepsiCo'nun yönetim koltuğuna oturacak
Kuzey Carolina'da 1893 yılında maden suyuna karamel, şeker ve çeşitli bitkisel aromaları katarak mide ağrılarına iyi geldiğini iddia ettiği 'Brad's drink'i yaratan, daha sonra 1898'de ürününün adını Pepsi Cola diye değiştiren eczacı Caleb Bradman bugünlere yetişseydi, şirketinin başına yapılan atama için ne düşünürdü acaba? Zira geçmişi 100 küsur yıl öncesine giden ve bugün eskilikte (rakibi Coca Cola, 1886'da Georgia'nın merkezi Atlanta'da doğdu) ve büyüklükte ikinci sırada yer alan alkolsüz içecekler grubunun yönetim kurulu, 14 Ağustos'taki toplantısında yönetim kurulu başkanlığı ve genel müdürlük görevine Hint kökenli Indra Nooyi'yi getirdi. ABD'ye sadece 25 yıl kadar önce gelmiş olan bu zeki, çalışkan, bilgili ve yetenekli Hintli kadın, PepsiCo'nun genel müdürlüğünü 1 Ekim'de devralacak, yönetim kurulu başkanlığını ise 2007 Mayıs'ında. Indra Nooyi'nin yıllık cirosu 33 milyar doları aşan grubun başına getirilmesi elbette farklı yorumlara neden oldu: Kimileri Amerikan modeli entegrasyonun parlak bir örneği olarak gösterdi. Kimileri küreselleşmenin doğal sayılması gereken bir gelişmesi diye yorumladı. Kimileri ise PepsiCo'nun ve rakibi Coca Cola'nın Hindistan pazarında yaşadıkları ciddi, çok ciddi sıkıntıyı aşmalarına yardımcı olarak bir çözüm arayışına bağladı. (İyi ama Amerikan kola gruplarının Hindistan'da başlarının ağrıması yeni değil ki. 30 yıl öncesine kadar gidiyor. 1977'de iktidara gelen ulusalcıların egemenliğindeki Sosyalist Janata Partisi hem Coke hem de Pepsi yönetimlerine Hindistan'daki şirketlerinin hisselerinin yüzde 49'unu Hintli yatırımcılara devretmeleri dayatmasında bulununca, kapıya kilit vurup pazardan çekilmeyi tercih etmişlerdi. Ve onların yerini mantar gibi çoğalan yerli kola şirketleri doldurmuştu. Pepsi 1990'da, Coca Cola ise 1993'te dönmüştü yıllık 15 milyar dolarlık bu pazara. Ve ilk işleri yokluklarında türeyen o şirketleri satın alarak pazardan silmek olmuştu.)
TÜRKİYE'DE TANINIYOR Bizi şaşırtan gerek Hindistan'daki kavganın, gerekse bu kavganın en kızgın anında bir Hintli kadının, Indra Nooyi'nin, Pepsi'nin başına getirilmesinin Türkiye'de pek fazla önemsenmemesi oldu. Daha doğrusu, hak ettiği ilgiyi bulamaması. Oysa PepsiCo Türkiye yöneticilerinin yanı sıra ülkemizin kuzey yıldızları arasında yer alan birçok kişi, kamuoyu oluşturulmasında etkin bir konumda bulunan birçok önemli isim onu yakından tanıyor. Örneğin, Devlet Bakanı Ali Babacan. Örneğin, Babacan'ın seleflerinden, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Kemal Derviş. Bitmedi; Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ve meslektaşımız Hasan Cemal de... (Kimse kızmasın listeyi yazdım) Çünkü 3-6 Haziran 2004 arasında İtalya'daki yeryüzü cennetinde, Milano'nun kuzey- batısına düşen, İsviçre sınırına yakın Stresa'da, göl kıyısındaki Grand Hotel des Iles Barromees'te yapılan Bilderberg toplantısında onunla birlikte oldular. Bilderberg tarihinin o 52'nci toplantısında Indra Nooyi'nin yanı sıra kimler yoktu ki? Henry Kissinger, Robert Kagan (Amerikan Yeni Muhafazakârları'nın, yani şahinlerinin önde gelen isimlerinden), Richard Hoolbrooke (ABD Dışişleri eski Bakan Yardımcısı), Paavo Lipponen (Finlandiya Parlamentosu Başkanı), Douglas J. Feith (ABD Savunma Bakan Yardımcısı), John Edwards (ABD Kuzey Carolina Senatörü, Demokrat Parti'nin başkan adaylarından. Kendisini beş ay önce Marshall Vakfı'nın Brüksel'de düzenlediği transatlantik ilişkileri konulu toplantılar dizisinde dinledik; 'ABD'nin yeni Kennedy'si' diye tanıtıldı. Adını bir kenara yazın), Donald E. Graham (Washington Post Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü), Richard Perle (ABD Yeni Muhafazakarları'nın yıldızlarından, bizde 'Karanlıklar Prensi' diye ünlenen gölge adam), David Rockefeller (JP Morgan International Başkanı), Jeroen van der Veer (Royal Dutch/Shell Başkanlar Komitesi Başkanı), Jean-Claude Trichet (Avrupa Merkez Bankası Başkanı), James D. Wolfenson... (O sıralar Dünya Bankası Başkanı) Ve elbette Coca-Cola'dan da bir temsilci: Yunanistan biriminin başında bulunan George A. David. Bilderberg'in toplantısının gündemi, o dönemde tüm uluslararası buluşmalarda tartışılan konuların birebir kopyasıydı: ABD-Avrupa ilişkileri, Ortadoğu'daki gelişmeler, Avrupa jeopolitiği, NATO, Çin, ekonomik sorunlar, enerji (yani petrol ve doğalgaz). Tabii Irak Savaşı da. Bilderberg'in İtalya randevusundan 1,5 yıl önce, 2003 başında Davos'taki ünlü Dünya Ekonomik Forumu'nda da eli kulağında olan, daha doğrusu ayak seslerinin giderek daha yakından duyulduğu günlerde, Irak Savaşı gündemin ilk sırasına oturmuştu. Ve İsviçre Alpleri'nin eteğindeki o kasabada, Türkiye'nin siyasetçisinden işadamına, diplomatından gazetecisine kadar hatırı sayılır bir kadroyla temsil edildiği altı günlük toplantının ilgi odağı konuklarından biri Indra Nooyi olmuştu. Altı güne sığdırılan 271 oturumun birinde "Ekonominin durgunluk sürecine girdiği dönemlerde işler nasıl döndürülebilir?" üstüne esprilerle süslediği bir konuşma yapan Nooyi'ye (O tarihte Pepsi- Co'nun mali işlerden ve operasyonlardan sorumlu başkanıydı) dinleyiciler 'basit' bir soru yöneltmişlerdi: "Irak Savaşı'na karşı hazırlıklarınızı ve öngörülerinizi açıklayabilir misiniz?"
SAVAŞLAR DERBİ MAÇI GİBİ "Hay hay," demişti ve dört ayaklı stratejilerini sıralamıştı: "Bir: Irak'taki ve komşularındaki personelimizi korumak için önlemler alıyoruz. İki: Amerikan ürünlerine karşı boykot kampanyaları başlatılabileceğini göz önünde bulunduruyoruz. Üç: Petrol fiyatları tahminlerimizin üstünde artarsa, hangi kalemlerden tasarruf yapabileceğimizi araştırıyoruz. Dört: Savaşın dünya genelinde satışlarımızı artıracağını düşünüyoruz. Çünkü tüm ülkelerde insanların gerek işyerlerinde, gerekse paydostan sonra koşarak gidecekleri evlerinde televizyon karşısına geçip savaştaki gelişmeleri izleyeceklerini biliyoruz. Bunu nasıl yapacaklar? Cips yiyip Pepsi Cola içerek!" Günümüzde savaşların derbi maçlar gibi algılandığını gösteren bundan daha iyi bir örnek bulamazsınız. Ve de dinleyenlerin kanını donduracak kadar gerçekçi... Davos konuşması, onun soğukkanlı gerçekçilik diyebileceğimiz tahlillerinin tek örneği değil. New York'taki Columbia University Business School'da verdiği konferansta bir 'parmak benzetmesi' var ki dillere destan oldu. "Beş kıtayı bir elin beş parmağı kabul edin," dedi, "ABD en büyük parmak, yani orta parmak konumunda bulunuyor. Bir insan orta parmağını kötü kullanırsa, uygun olmayan yerlere sokarsa, yanlış mesajlar verir ve başına dert açar. ABD de şimdi aynen o durumda yazık ki farkında bile olmadan, kendimiz hakkında dünyaya yanlış mesajlar veriyoruz." İşte duygularını evden çıkarken dolaba kilitleyecek kadar profesyonel, karşısındaki kızdıracak kadar gerçekçi bu Hintli kadın, PepsiCo'nun dümenine geçti. Indra Nooyi 28 Ekim 1955'te Hindistan'ın güneyindeki Madras kentinde dünyaya geldi. Efsane olmadan önce efsanesini yaratmayı başardığı için, çocukluğu ve gençliğiyle ilgili bilgiler biraz karışık.
AİLESİ ÇOK YOKSULDU Amerika'daki çevresinin anlattıklarına bakarsanız; ailesi öylesine yoksuldu ki kızlarını ABD'ye gönderirken Batı tarzı bir giysi bile alamadı. Indra Nooyi, burslu okuduğu Yale Üniversitesi'nde ilk yıl kampüste başak rengi sarisi ile dolaşmak zorunda kaldı. Ayrıca uzunca bir süre geceleri bir şirkette telefon santrali görevlisi olarak çalıştı. Hindistan'dan gelen bilgiler biraz farklı: "Madras'taki Christian University'nin (Hıristiyan Üniversitesi) fizik, kimya ve matematik fakültesini bitirdi. Ardından Kalküta'daki Hindistan Management Enstitüsü'nden MBA'i cebine koydu. Yoksulların çocuklarını bu okullara gönderebilmeleri mümkün değil." Gerçek ne olursa olsun, Indra Nooyi'ye başarının maymuncuğu olan hırsı dedesinin aşıladığı kesin. Daha ilkokuldan itibaren torununun öğretmenlerinden her ay rapor istedi. Gelen değerlendirme bilgileri bir ay öncesine göre biraz düşük olunca evde kıyameti kopardı. Uzatmayalım; Indra Nooyi sonunda, 1978'de Kalküta'daki Management Enstitüsü'nden MBA'i alınca Hindistan tekstil sektöründe önemli bir yere sahip olan İngiliz firması Tootal'de ilk işine başladı. Onu Johnson and Johnson'da pişmesi izledi. Geleneklerine ve Hint değerlerine bağlı ama modern bir genç kızdı. Örneğin bir kızlar kriket takımında oynadı. Kız arkadaşlarıyla birlikte rock grubu kurdu. Çok iyi elektro gitar çalıyor ve bugün bile yakın dostlarına arada bir müzik ziyafeti çekiyor. Kendini geliştirmek için ABD kapılarını zorlamak fikri, o yıllarda aklına düştü. Tuttu, Yale Üniversitesi yönetimine bir mektup yazdı. Özgeçmişini de ekleyerek. Pek umutlu değildi, ama yaşamını değiştirecek bir yanıt geldi: Üniversiteye kabul edilmişti. Üstelik öğrenim giderleri Yale yönetimince karşılanacaktı. Yıl:1980.
YALE ONA BAŞARI GETİRDİ Dünyanın en prestijli, en saygın üniversitelerinden birinden iyi bir dereceyle mezun olursanız, önünüzde fırsat pencerelerinin açılmaması imkânsız. Hele ABD'de. Indra Nooyi için de öyle oldu; diplomayı aldıktan kısa bir süre sonra Yeni Dünya'da yeni yaşamını kurdu: Boston Consulting Group'ta işbaşı yaptı. Oradan 1986'da Motorola'ya geçti, oradan da 1990'da Asea Brown Boveri'ye. Ve nihayet 1994'te PepsiCo'da işbaşı yaptı. ABD'nin 61'inci büyük şirketinde zirveye giden merdiveni çok hızlı çıktı. Çoğu kez basamakları ikişer ikişer atlayarak. Ve 2001 Mayıs'ında grubun mali işlerinden sorumlu başkanlığına getirildi. Yani, PepsiCo'nun iki numaralı koltuğuna. İşte o zaman dünyanın en güçlülerinin girebildikleri kulüplerin kapıları ona da ardına kadar açıldı. Bilderberg'ten Davos'a kadar. İşini de iyi yaptı doğrusu. Quakers şirketinin kelepir fiyata Pepsi'ye geçmesi onun eseri. Geçen yıl Fransızlar'ı hop oturtup hop kaldırtan, ulusal gururları Danone'yi satın alma girişimi onun eseri. (Fransız hükümetinin 'Ekonomik yurtseverlik' adına, ulusal ekonominin kilit taşlarını korumak için uygulamaya koyduğu yeni politikalar nedeniyle, Indra Nooyi son dakikada Danone'yi elinden kaçırdı.) Dahası, Indra Nooyi, Pepsi'yi New York Borsası'nın tek taş pırlantası yaptı. Grubun cirosunu beş yılda 9 milyar dolardan çoğaltarak 33 milyar dolara getirdi. Hisse başına kârı ise yüzde 80'in üstünde artırdı. Bu müthiş performans sonucu Pepsi'nin hisse senetlerinin değeri yine beş yılda yüzde 70 yükseldi. Karşılaştırmanın bir anlam taşıması için, aynı dönemde Coca Cola hisselerinin yüzde 30 değer yitirdiğini belirtelim. New York Borsası'nda bugün Pepsi'nin hisseleri Coca Cola'dan daha değerli. Hayatlarından memnun ortaklar "Bütün bunları Indra Nooyi sağladı," diyerek hakkını teslim ediyor.
KÖKLERİNDEN HİÇ KOPMADI Bu sıradışı başarı Indra Nooyi'nin başını döndürmedi. Tam tersine ne köklerinden koptu, ne kültüründen. O bir Hintli'yle evli. Mesleği yönetim danışmanlığı olan Raj K. Nooyi ile. İki kızı var. Bir dileği yerine geldiğinde veya bir hedefine ulaştığında hemen Budist tapınağına koşup dua ediyor. Evinde sürekli Hindistan'ın egzotik kokulu tütsüleri yanıyor. Konuklarına körili Hint yemekleri ikram ediyor. Hint müziği eşliğinde. Ve PepsiCo'nun resmi toplantılarına bile zaman zaman Hint ulusal giysisi 'sari' ile katılıyor. Daha doğrusu başkanlık ediyor. Her fırsatta memleketi Madras'a gidip ailesini, dostlarını ziyaret edip gönüllerini alıyor. Ve saçlarını kısa kestiren, yuvarlak gözlüklü, sürekli gülümseyen o kadın ekim başında yeni görevine başlayınca, yıllık ücret olarak PepsiCo'nun cirosunun binde 1'ini alacak: 33 milyon dolar! Ve de dünyanın en çok kazanan kadınları arasına girecek. Sadece kadınlar mı? 'Amerikan rüyası' dedikleri, bu olsa gerek. Ya da ABD'nin dünyanın tek hiper gücü olmasının sırrı...
|