|
|
Fena halde linçimiz geldi!
Vatan Caddesi'ndeki son olay, toplum olarak nasıl bir cinnet hali içinde olduğumuzun göstergesiydi. Dört üniversiteli genç, geçit töreni sırasında ellerinde "İsrail askeri olmak istemiyoruz" yazılı pankartla ortaya çıkınca, vatandaşlar tarafından linç edilmeye çalışıldılar. Emniyet Müdürü bu olayı "Gerekli bir tepkiydi" diye yorumladı. Üç gün önce de babası tarafından elleri koli bandıyla arkadan bağlanan çocuğun evini mahallenin delikanlıları basmıştı. Ellerinde baltalarla kapıyı kırmaya çalışıyorlardı. Adamın penceredeki karısına, "Bize o adamı ver" diye haykırıyorlardı. Bir gece sonra ise Şişli'de yakalanan hırsızları, polis halkın elinden zor alıyordu. Radikal gazetesi son zamanlardaki linç olaylarının listesini yayınlamış: 29 Ağustos Konya, 22 Ağustos Tokat, 20 Temmuz Kırklareli, 12 Mayıs Mersin, 8 Nisan Isparta, 30 Mart Sakarya, 25 Şubat İzmit, 28 Ocak Ordu... Liste böylece uzayıp, gidiyor. Başta PKK terörünün yarattığı hınç olmak üzere yaşadığımız pek çok olumsuz olay halkımızı son derece hassas hale getirdi. Millet davul zarı gibi gerildi. Hepimiz "tın tın" ötüyoruz. Kuzey Irak'taki PKK varlığını biliyor, görüyor ama müdahale edemiyoruz. Eziyet gören çocuklar, aynı gün ailelerine geri verilmeye çalışılıyor. Yakalanan hırsızlar, gaspçılar kısa bir süre sonra salıveriliyor. Bunlar, toplumda "kendi adaletini sağlama" refleksi yaratıyor. İşlemeyen adalet mekanizmasının yerini orman kanunları dolduruyor. Buraya kadar her şeyi anlayışla karşılayabilirim. Ama linç kültürünün yetkili ağızlarca gübrelenmesine, linçe girişenler hakkında hiçbir cezai müeyyide uygulanmamasına, önlem alınmamasına, sağduyu çağrısı yapılmamasına tahammül edemem. Korkarım, bir süre sonra elimizde yağlı kementlerle dolaşmaya başlayacağız. Yüreğimizde hazır bekleyen darağaçlarını boş tutmamak için!..
|