| |
Bir güneş söndü
O, Kudüs'te doğup Kahire'de büyüyen Hıristiyan Filistinli yazar Edward Said'in ifadesiyle, "Binbir Gece Masalları'ndan çıkmış bir masalcı"ydı. "Düşünce iki tarafı keskin bıçaktır" derdi. O bıçak bir gün onun da boynuna saplanmıştı. 83 yaşındayken. Ayetullah Humeyni'nin Şeytan Ayetleri'nin yazarı Salman Rüşdi'nin öldürülmesi için fetva vermesini eleştirince. Politikada, sanatta, dinde her türlü yasağa, sansüre karşı çıkmasının doğal sonucu olan bu tavrı üstüne daha sonra Dünya Ticaret Merkezi'ne ilk saldırının azmettiricisi olarak ABD'de yaşam boyu hapse mahkum edilecek köktenci Cemaati İslam hareketinin lideri Şeyh Ömer Abdulrahman müritlerine "Öldürün onu" çağrısı yapmıştı. "Kör İmam" diye bilinen Ömer Abdulrahman, "O herif Sokağımızın Çocukları romanı yayınlanır yayınlanmaz ortadan kaldırılsaydı, Salman Rüşdi bugün Şeytan Ayetleri'ni yazmaya cesaret edemezdi" demişti. Sokağımızın Çocukları'nın kahramanları Adem, Musa, İsa, Muhammed adlarını taşıyorlardı. Cesur, iyi insanlardı hepsi de ama daha güzel bir dünya yaratma hayallerini gerçekleştirememişlerdi. Romanın özü buydu. "Kör İmam"ın kışkırttığı iki köktenci 14 Ekim 1994'te sokakta yürürken onu bıçakladılar. 7 saatlik ameliyatla ölümden döndü. Ama bazı sinirleri onarılamayacak kadar zedelenmişti. Kör ve yarı sağır oldu. Dahası sağ eli, kalem tutan eli de felç. Onu suikastten çok saldırganların, kendilerini çok kızdıran kitabını okumadıklarını itiraf etmeleri üzecekti. Polis saldırının beynini 4 gün sonra bir kahvede kıstırıp öldürdü. Onu bıçaklayanlar ise sağ ele geçirildi, ölüme mahkûm edildi. Ve onlara çok acıdı: " İdamlarından sonra çok hüzünlendim, fanatizm gözlerini döndürmemiş olsaydı, kimbilir nasıl bir hayat süreceklerini düşündüm. Yazık, ne kadar da gençtiler. Tanrıya onları bağışlaması için dua ettim."
Köktenciliğin 2 kaynağı Köktenciliğe şiddetle karşıydı. Aşırı dinci akımların çıkışını iki nedene bağlardı. İlki, liberalizm ve sosyalizm deneylerindeki başarısızlık. Diğeri Araplar'ın 1967 savaşındaki yenilgisi. Bu yenilginin "Savaşı kazanan İsrail din temelleri üstünde kuruldu. Neden biz de devletlerimizi dine dayandırmayalım" düşüncesinin yayılmasını sağladığını savunurdu. Ancak bunun geçici olduğuna, doğumuna yolaçan krizlerin aşılmasıyla aşırı dinciliğin de söneceğine inanırdı. Hatta Taliban'ın yıkılmasını "Gerçek İslam" dediği "Ilımlı İslam"ın yükselişi için bir şans görmüştü. İslam dünyasında fanatizmin yükselmesinde ABD'nin de sorumluluğu olduğunu söylerdi: "ABD sadece dünyanın en güçlü ülkesi olmakla yetinmemeliydi, aynı zamanda dünyanın en adil ülkesi de olmaya çalışmalıydı." O, modern Arap edebiyatının kurucusu, Nobel Edebiyat Ödülü kazanan ilk ve tek Müslüman yazar Necip Mahfuz'du. Kahire Üçlemesi, Dilenci, Midak Sokağı, Han El Halili, Esir Üniforması, Nil'in Üç Çocuğu gibi nice ölümsüz yapıtı dünya edebiyatına kazandıran Necip Mahfuz. Kendisini "Büyük Mısır'ın küçük yazarı" diye tanımlayan Necip Mahfuz. Dün sabah öldü. 94 yaşındaydı. Ve aydınlara bir vasiyet bıraktı: "Aydınlar, özgür düşüncenin, modernitenin ve üstün değerlerin sözcüsü olmak zorundalar. Hepsi de imkanları gücünde onları yaymalılar. Yazar kalemiyle, gazeteci sesiyle, siyasal militan partiler ve sendikalar aracılığıyla. Hümanizmi güçlendiracak tüm yollardan yürünmeli. Çünkü umut o yollarda saklı..."
|