| |
|
|
Asıl niyetleri başka
Haber ideolojik savaşlar açısından önemli: "İsrail Başbakanı Ehud Olmert, düzenledikleri saldırıların amacının Hizbullah'ın yok edilmesi olmadığını söyledi. Olmert, hükümetinin saldırı kararı alırken Hizbullah'ı yok etmeyi hedeflemediğini ifade etti. Amaçlarının Lübnan ordusunun ülkenin güneyine konuşlandırılmasını öngören 1559 sayılı Birleşmiş Milletler kararının uygulanmasını sağlamak olduğunu söyleyen Olmert, bu hedeflerine ulaştıklarını savundu. Olmert, geçen gün yaptığı açıklamada Hizbullah'ı hedef alan saldırılarda başarısızlıklar olduğunu kabul etmişti. İsrail, 12 Temmuz'da başlattığı savaşın amacının Hizbullah güçleri tarafından esir alınan iki askeri kurtarmak ve roket saldırılarını durdurmak olduğunu ilan etmişti." Bu haberi önemsedim. Çünkü art niyetli yorumlarıyla halkın kafasını karıştıranların ipliğini pazara çıkarıyor da ondan. Hatırlarsınız: İsrail saldırıları başladığında PKK da harekete geçmiş, şehit cenazeleri yüreğimizi dağlar olmuştu. Durumu fırsat bilenler hemen kalemlerine sarılıp " Bakın İsrail iki askeri kaçırıldı diye operasyon düzenliyor. Biz de sürüyle şehit veriyoruz. O halde hemen Kandil dağını bombalayalım " dediler. İlk bakışta ne kadar masum, ne kadar milliyetçi bir yaklaşım değil mi? Halbuki bu yaygaranın asıl amacı hükümeti ve genelkurmay başkanını yıpratmak, "Askerlerimiz ölüyor, bunlar kılını kıpırdatmıyor" hissini yaratmaktı. Bu propaganda iki uydurmaya dayanıyordu: 1) İsrail iki askeri kaçırıldı diye operasyon yapmıyordu. Bir devlet bazen iki değil iki bin askeri ölse savaşa girmez... Bazen de hiç yoktan saldırır... Burada belirleyici olan o devletin genel politikasıdır. Bu politikaya uygun davranır. Savaşacaksa, aylar, hatta yıllar önce hazırlanmaya başlar. Ya da savaşmayı değil, gizli operasyon yapmayı tercih edebilir. Belirleyici olan çıkar hesaplarıdır. Peki sonra ne öğrendik? İngiliz dergisi New Statesman, İsrail'in çoktan beri savaşmaya karar verdiğini... Bunu ABD'ye ve İngiltere'ye bildirdiğini... Bu iki ülkenin de savaşa olumlu baktığını yazdı. Yani iki askerin kaçırılması İsrail için bir gerekçe, bir fırsattı . 2) "İsrail yapıyor, biz de neden yapmayalım" diyenlerin ikinci uydurması, olayı basit bir karara indirgemesiydi. Yani yetkililer emir verecek, üç beş uçak kalkıp Kandil dağını bombalayarak oradaki PKK örgütlenmesini dağıtacak. Karadan da sınır ötesi operasyon yapılacak. Halbuki böyle bir karar, ABD'yi ikna etmeden uygulanamazdı. Sonra ne oldu? Haberlere göre Ankara'nın sınır ötesi operasyon yapma isteğine ABD onay vermedi. Gelelim bugüne ... Şimdi de " Barış Gücü'ne asker verelim mi, vermeyelim mi" tartışması yapılıyor. Yorumlar yine havada uçuşuyor. Bunlardan hangilerinin iç politikaya yönelik saptırmalar, hangilerinin Ortadoğu'ya ilişkin serinkanlı değerlendirmelerin sonucu olduğunu kısa süre sonra öğreneceğiz.
|