Hekimler ve hasta hakları
* Siz bir hekimsiniz. Sürekli hasta haklarını bize öğretiyorsunuz. Kendi haklarınızı savunmanız daha doğru değil mi? Neden hep hasta haklarını savunuyorsunuz?
Hekimlerle hastalar, rakip değildir. Hasta hakları, hekim karşıtı bir söylem olmayıp, hekimlik meslek etiğinin ilkelerine dayalı kurallardır. Hekimler ve hekim örgütleri, hastaların haklarını bilip kullanmalarını istedikleri içindir ki; son çeyrek yüzyıla damgasını vuran hasta hakları hareketini başlatmış ve bu hakları, tüm ayrıntılarıyla tanımlamışlardır. Hasta hakları alanında elde edilecek kazanımlar, hekimlerin işlerini zora sokmaz. Hiçbir hekim, hasta haklarına karşı olamaz. Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Çünkü, hasta hakları adı altında toplanan ilke ve kuralları hatırlayacak olursak, karşı duruş şu anlama gelmektedir: "Hastalar arasında ayrımcılık yapılabilir, hasta istediği hekime gidememeli, yanlış ve baştan savma tedavi normaldir, hastalara bilgi ve dosyaları verilmemeli, hasta yaşamı ve geleceği hakkında karar veremez, hastalar denek olarak kullanılabilir, hastaların özel hayatı deşifre edilebilir, hastalara acımasız ve kaba davranılabilir, hastaların morale ihtiyacı yoktur, yanlış teşhis ve tedavilere bağlı ölüm ve sakatlanmalar karşılıksız kalmalıdır, hastaların onuru olmaz."
HASTA GÜÇSÜZ TARAFTIR Hak kavramı, hekimle hasta arasındaki buyurgan ilişkiden kaynaklanmaktadır. Eğer bir ilişkide, taraflardan biri, diğerine göre daha güçlü, avantajlı konumda ise karşı taraftakinin haklarından söz edilir. Tabii ki güçlü olanın da çıkarları söz konusudur, ancak bunlar hukuken korunmaya değer bulunmaz. Örneğin; çocukların erişkinler karşısında çıkarlarının korunması gereklidir. Ancak, çocuklar karşısında erişkinleri korumaya kalkmak, gereksizdir. Güçlü tarafın, haklarından çok ödevlerinden bahsedilir. Örneğin tüketici hakları, işçi hakları, kadın hakları, çocuk haklarını işitiriz. Ama, üretici, işveren, erkek veya erişkin haklarından bahsedilmez. Günümüzde sağlık hizmetine ulaşmak; zor, karmaşık, akıl almaz ve güç yetmez durumdadır. İleri ve pahalı tıp teknolojisi, sermaye kontrolünde ve para kazanmaya dönük sağlık organizasyonu, harcamaları minimalize etmede ustalaşmış özel sigorta şirketleri ve aşırı uzmanlaşma karşısında, hastalar, kendi çıkarlarını koruyamayacak konuma itilmişlerdir. Hasta; bilgisi, becerisi olmayan bir konumda, vazgeçilemez, ertelenemez gereksinimlerini karşılamak zorundadır. İhtiyaç duyduğu hizmeti verecek olan sağlık çalışanının karşısında boynu büküktür, muhtaçtır, edilgendir. Bu durum, hastanın sağlığa ulaşma gereksinimin korunma altına alınmasını gerektirmektedir.
HAKLAR HEPİMİZ İÇİN Hekim olarak hasta haklarını, sadece hastalarımız için değil; kendimiz için de savunmaktayız. Zira hasta hakları, bize, sevilip sayılan, başarılı birer hekim olmanın yolunu gösterir. Mesleki tatminimizi artırır. Ürettiğimiz hizmetin nitelik ve kalitesini yükselterek, sağlık kurumlarının amacına uygun çalışmasına yardımcı olur. Hasta haklarına uygun bir hizmet sunulması, sağlık işletmelerinde toplam kalite yönetiminin, olmazsa olmaz bir parçasıdır. Hasta ve hasta yakınlarından gelen hak talepleri, sağlık kurumunun gelişim sürecinde yol gösterici birer rehberdir. Hasta haklarına uymak, yasalar karşısında hekimlerin hukuki güvencesidir. Hasta haklarının tamamı, sağlık kurumları ile çalışanlarının doğrudan ödevlerinden oluşuyor. Oysa hekim haklarının çoğu, hastaların ödevleri arasında olmayıp; sağlık ve ekonomi politikaları, organizasyon sistemi ve yönetimden talep edilen hususlardır. Yani, her iki hareket farklı kulvarlarda seyrediyor. Bu nedenle, bir taraftan hekim haklarını savunurken; diğer taraftan sağlık hizmetlerinin hasta haklarına uygun bir biçimde verilebilmesine imkan tanıyacak koşulların oluşturulması için de çaba sarf etmek mümkün.
Prof. Dr. Tevfik Özlü
|