|
|
|
|
|
İsveç'te 10 korumam vardı. Ölüm tehdidi çoktu
|
|
* "İsveç Büyükelçiliği zor bir görevdi" dediniz... -Evet çok zordu. O dönemde Türkiye ile İsveç'in ilişkileri sıfır noktasındaydı. Orada biz insan haklarını ihlal eden ülke konumundaydık. Ben oraya gittiğimde hiç bir gazete yazarı bana randevu vermedi. Hep aleyhimize yazıp çiziyorlardı. Sonra öğrendim ki hepsinin sevgilileri kürtlermiş. Kadın büyükelçi geldi diye PKK sevindi tabii. Beni sindireceklerini düşündüler. Elçilik her gün kuşatma altındaydı. Sokaklarda yaklaşık 10 koruma ile geziyordum. Ben bir yere gitmeden eğitimli köpekler gidip arama yapıyorlardı. Yani tablo çok kötüydü.
İÇİ
JİLETLİ LİMON ATARLARDI * Hiç fiziksel saldırıya maruz kaldınız mı? -Çok kaldım. İçi jiletli limon, yumurta atarlardı. Sürekli başımıza bir şeyler yerdik. Ben ilişkileri güçlendirip hem Kürtler -PKK'lılar demiyorum- hem de İsveçli önemli yazar- çizerler, resmi görevlilerle iyi geçinmeye başlayınca işler çığrından çıktı. Sürekli ölüm tehditleri alıyordum. Bomba ihbarları yapıyorlardı. Ne yalan söyleyeyim ilk gittiğimde biraz çekindim ama sonra korkunun ecele faydası yok dedim ve hiçbir programımı iptal etmeden ilişkileri güçlendirmeye çalıştım. Kürtler, Süryaniler, Türkiye'ye karşı olan herkesle sıcak ilişkiler kurdum. Mesleki kariyerimin en güzel günü İsveç'te bana randevu bile vermeyenlerin oluşturduğu bir kalabalık tarafından düzenlenen veda gecesiydi. Üstelik bir de şiir yazmışlardı. O güne kadar Türk elçiliğine adım bile atmayanlar sürekli misafirim olmuştu.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|