|
|
|
|
|
|
Yurdumun riskli midyesi
Çeşme, ilk midye çiftliğine ev sahipliği yapıyor. Çiftlikte, temiz midyelerle zehirlenme riski olmadan midye tava ve dolma yiyebilmek mümkün.
Midye yemek dikkat ister
Midye dolma ve midye tava, en çok sevilen ve bol bol tüketilen 'sokak lezzetleri'nden. Peki ya zehirlenirsek?.
Ağzının tadını bildiğine inanan birine hiç de yakışmıyor midyeden uzak durmak; üstelik başkalarının da ağzının tadını kaçırmak pahasına midyeyi sık sık kötülemek. Ben yıllardan beri bunu yapıyorum. Yurtdışına gittiğimde, örneğin Belçika ya da Fransa'da doyasıya yediğim halde, ülkemiz sınırları içinde olabildiğince midyeden uzak durmaya özen gösteriyorum. Bizde satılan midyelerin güvenilmez ve sağlıksız ortamlardan toplanmış olduğunu ve kontrolsüz biçimde satıldığını öğrendiğimden beri ondan uzak duruyorum.
ARTIK BİR MİDYE ÇİFTLİĞİMİZ VAR Ancak bu davranışım midyeyi özlemediğim, ondan yapılan birbirinden lezzetli yemeklerin kıymetini bilmediğim anlamına gelmez. Midye denizlerin sunduğu en lezzetli ürünlerden. Ne var ki onu zehir yuvası haline getiren bizleriz. Kanalizasyonların, sanayi atıklarının fütursuzca boşaltıldığı denizlerde midyenin etkilenmemesi söz konusu olamazdı. Ama Çernobil'e meydan okuyan, AIDS'in Türk gençlerini etkilemeyeceğini düşünen halkımız midyeye benim gibi kuşkuyla bakmıyor. Her tarafta mütevazı bütçelerle de yenebilecek lezzetli midye tavaları pişiriliyor; midye dolmaları, üstelik açık hava tezgâhlarında satılanları, en aranan mezeler katına bile yükselebiliyor. Birtakım gazeteler en iyi midye dolmacıların listelerini bile yayınlıyor. Bir süredir bizde de bir midye çiftliğinin faaliyette olduğu haberleri ortalıkta dolaştığı halde, bugüne dek bir türlü haberin kaynağına ulaşamamıştım. Geçtiğimiz hafta nihayet muradıma erdim ve Çeşme'nin kuş uçmaz, kervan geçmez Mersin Körfezi'nde,Türkiye'nin ilk ve söylenenlere bakılırsa şimdilik tek midye çiftliğini gezdim.
MİDYE, ÜREME DÖNEMİNDEYSE DİKKAT Türkiye'nin ilk balık çiftliğini 1985 yılında kurarak kültür balıkçılığını başlatan Pınar firması bu kez de kültür midyeciliğinde öncülük yapıyor. Üretim yapılan koyda balık havuzları da görülüyor. Pınar Deniz Ürünleri İşletme Müdürü Ufuk Atakan Demir'in söylediğine göre, midye ve balık tesislerinin yan yana oluşu sinerji yaratıyormuş. Balıklara verilen yem sudaki plankton miktarını artırıyor, bu planktonları da midyeler süzerek besleniyorlarmış. Büyüklüğüne göre bir midye, günde 20 ila 40 litre suyu filtre ediyor. Bu yolla kendisi beslendiği gibi, çevresindeki suyu da temizlemiş oluyor. İçine çektiği parçacıklardan sindiremediklerini dışarı atıyor. Ancak kanalizasyonların yakınından toplanırsa, ağır metaller, mikroplar ve bazı zehirler içeriyor. Organik üretim belgesine de sahip Pınar'ın çiftliğinde midyeler yavruyken özel olarak üretilmiş esnek ağ torbalara doldurulup sabit sallardan aşağıya, dibe değmeyecek şekilde sarkıtılıyor. En az bir yıl süreyle doğal ortamında beslenen midyeler geliştikçe, ağ da kalınlaşıp ağırlaşıyor. 6 ila 8 santim boyuna geldiklerinde hasat ediliyor ve çuvallara doldurulup frigorifik kamyonlarla işleme tesislerine götürülüyor. Sadece nisan-mayıs ve ekim-kasım aylarında midye toplanmıyor. Bu aylar midyenin üreme dönemi. O zaman içindeki et kısmı yumuşayıp peltemsi bir kıvam alıyor; yendiği takdirde ise bazen insanı zehirleyebiliyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|