| |
|
|
Kazım Karabekir Paşa'nın kitabını kim, nasıl yaktı?
İnternet üzerinden kitap, albüm, DVD, elektronik cihazlar filan satan ' ideefixe.com' adlı bir site var. Bu siteyi yönetenler 2006'nın ilk 6 ayında Türklerin neler okuduğunu araştırmış. Sonuç: Tarih araştırmaları ve romanları birinci çıkmış. (Haberin ayrıntısı yan sütunda.) Listelere baktım da... İdeefixe müşterilerinin satın aldığı kitapların pek azı, 'Osmanlı'yı Yeniden Keşfetmek' ( İlber Ortaylı ) gibi dişe dokunur cinsten. Diğerleri... Ya 'Şu Çılgın Türkler' ( Turgut Özakman ) gibi hamaset edebiyatı yapan... Ya da ' Tarihimizle Yüzleşmek' ( Emre Kongar ) gibi 'zülfü yare dokunan' herhangi bir bilgi ya da yorum içermeyen, hiçbir ciddi meseleyle yüzleşmeye cesaret edemeyen kitaplar... Halbuki bizim geçmişimizde nice unutulan ve sistematik biçimde unutturulan olay var. Örnek mi? Gelin size Kazım Karabekir Paşa'nın yakılan anılarının öyküsünü anlatayım. Biliyorsunuz, Kazım Paşa, Kurtuluş Savaşı'nda doğu kuvvetlerinin başındaydı ve Mustafa Kemal, Samsun'a ayak basmadan önce Milli Mücadele'ye girişmişti. Erzurum Kongresi'ni hazırlayan da odur. Anlatacak çok olay var ama biz onları geçip 1933 yılının Mart ayına gelelim. Bu tarihte Kazım Karabekir Paşa'yı hedef alan bir karalama kampanyası başlatılır. Kampanyayı sürdürenler Cumhuriyet Halk Fırkası Siirt mebusu ve gazeteci Mahmut Bey, gazeteci Ruşen Eşref (Ünaydın), gazeteci Falih Rıfkı (Atay) ve Antep mebusu Nuri (Conker) Bey'dir. Paşa iddialara karşı kendini savunmak üzere gazetelere 7 mektup gönderir. Bunların 6'sı yayınlanır, 7'ncisi ise sansür edilir. Onun yerine " Paşa mektup göndermekten vazgeçti " diye yazılır. Köşesine çekilmiş olan Kazım Paşa bu sataşma ve kışkırtmalar üzerine anılarını kaleme alır. ' İstiklal Harbimizin Esasları' adlı kitap Babıali'de matbaası bulunan Sinan Bey tarafından üç bin adet basılır. Kitap tam dağıtıma verilecekken... TBMM Başkanı Kazım (Özalp) Bey, Afyon mebusu Ali (Çetinkaya) Bey, Sinop mebusu Recep Zühtü Bey ve Gaziantep mebusu Ali (Kılıç) Bey, İstanbul'a gelir. Cevdet Kerim'i (İncedayı) de aralarına alarak bir plan yaparlar. Matbaacı Sinan Bey, Fırka'nın iki memuru tarafından ite kaka Pangaltı'ya, Ali Çetinkaya'ya ait eve götürülür. Burada Ali Kılıç, Sinan Bey ile konuşur ve " Bu muzır kitabı bize teslim edeceksin" diye baskı yapar. Sinan Bey, Mustafa Kemal'in masasında sürekli yer aldıkları için ' Mutat Zevat' denilen bu zorbalara direnemez elbette. Recep Zühtü yanına partiden birkaç kişi alarak gece vakti matbaaya gelir. Kitaplar çuvallara doldurulur ve sokağın başında beklemekte olan itfaiye araçlarına yüklenir. Kitaplar önce yakılmak üzere Cağaloğlu Hamamı'na götürülür. Ancak hamamcı "Izgaralar tıkanır" diye karşı çıkar. Bunun üzerine kitaplar Topkapı'daki tuğla harmanlarında yakılır. Ancak mesele bitmemiştir. Çünkü kitabın formaları basıldıkça, bunlardan beşer tanesi Kazım Paşa'ya gönderilmiştir. Bunun üzerine Kazım Paşa'nın Erenköy'deki köşkü, 5 Haziran günü sabaha karşı 100 kadar sivil ve resmi polisin katılımıyla kanunsuzizinsiz biçimde basılır. Ev didik didik edilir. Ancak formalar bulunamaz. 1882 doğumlu Kazım Karabekir Paşa 1948'de vefat edecek, 'İstiklal Harbimizin Esasları' adlı kitabı ise ancak 1950'den sonra yayınlanabilecektir. Kurtuluş Savaşı'nı farklı bir açıdan anlattığı için büyük komutana reva görülen muamele işte budur. Hadi gelin tarihimizle yüzleşelim!
|