|
|
Turist değil mi? İşi ne, yürüsün!
YAKLAŞIK 30 yılı aşkın tercüman- rehberlik çalışmalarım oldu. Bu işi ve bu mesleği girdi-çıktısıyla çok iyi bilirim. İlginç bir ülkedir Türkiye: Bir yandan turizm, geleceğini bağladığı birkaç temel sektörden biridir. Öte yandan turizm ve turist her fırsatta tu-kaka ilan edilir: İstanbul'un trafiği turist otobüslerini kaldırarak düzenlenmeye çalışılır, müzeler, hazineler, koleksiyonlar çok turistten zarar görüyor diye şikâyet edilir, vs.
'SÖZEN DE KARŞIYDI' Vaktiyle Nurettin Sözen, kentin başlıca turistik güzergâhı olan Sirkeci - Beyazıt yolunu iptal ederek kent ziyaretini altüst etmişti. O da turist otobüslerini Topkapı'ya sokmamak, hatta yaklaştırmamak eğilimindeydi. Ben biraz da bunların katkısıyla işimi- gücümü bırakmış, İstanbul'da Devr-i Sözen adlı tuğla gibi kitabımı yazmaya girişmiştim. Hazretin yapamadığı, modern şehremini Kadir Topbaş'a nasip oldu. Ve Topkapı Sarayı'nın girişi törenle otobüslere kapatıldı. Hayırlı olsun! Aslında ben de o zamandan beri biraz fikir değiştirdim. Öncelikle teknoloji nedeniyle: Artık cep telefonu var ve bir kafilenin başındaki rehberin şoförüyle kolayca iletişim kurup, otobüsü istediği saatte istediği yere getirtmesi mümkün. Dolayısıyla artık kimi kısıtlamalar getirilebilir, Topkapı'nın Bab-ı Hümayun'u ve iç avluları da daha iyi korunup düzenlenebilir. Ama eğer turisti otobüsle Sultanahmet Meydanı'na kadar getirip yine oralardan alan bir ring sistemi kurulmadan, turist aşağılarda, sur önündeki bir alanda indirilir ve o geniş bölgeyi yaya gezer diye bekleniyorsa bu, İstanbul turizmine büyük darbe demektir. Bu kadarını Sözen bile yapamamıştı. Benden uyarması...
|