|
|
Yazları da giyilebilen tek yün
Aristokratların kumaşı olarak bilinen kaşmir, ipekle birleştiğinde yazın da rahatlıkla giyilebiliyor. Terletmeyen ve alerji yapmayan ipek kaşmirden yorgan da üretiliyor.
Bebekler de giyiyor Kaşmiri lüks tüketim ürünü olmaktan çıkarıp, ulaşılabilir bir marka yaratan Ayşen Zamanpur, Silk&Cashmere ile orta yaşlı ve genç kadınlara hitap ediyor. Bu yıl koleksiyonunda bebek giysilerine de yer veren markanın, kaşmir yorgan ve battaniyeleri de var.
Dört mevsim giyilebiliyor
İpek ve kaşmir birleşiminden hiç alerji yapmayan, yumuşacık giysiler üreten Silk&Cashmere'in yeni koleksiyonu hem orta yaştakiler hem de gençler için.
Silk & Cashmere bir Türk markası. İpek ve kaşmirin bir araya geldiği giysiler üreten markanın ilk mağazası Zürih'te açılmış. Markanın yaratıcısı Ayşen Zamanpur, lüks ürün kategorisine giren kaşmiri yüksek fiyatlardan daha alınabilir seviyelere getirerek, marketteki boşluğu doldurmayı başarmış. Bugün markanın 40'ı aşkın satış noktası var. Zamanpur, Silk&Cashmere'in bir markaya dönüşüm öyküsünü anlattı.
- İkisi de çok hassas ve işlenmesi zor kumaşlar. Nereden aklınıza geldi kaşmir ve ipek birleşiminden bir şeyler üretmek? - Dünyada yanına yaklaşılamayan fiyatlarda, fazlaca aristokrat havalı ve biraz da abartılı fiyatlarla satılan kaşmirler vardı. Bir de mağazalarda sepetlerde 30-40 dolara satılan, içinde yüzde 5-10 kaşmir olan ürünler... Ama arada kentli, eğitimli ama çok da aristokrat olması gerekmeyen A ve B grubuna hitap edebilecek bir kaşmir markası yoktu. Biz bu boşluğu fark ettik. Çünkü kaşmir giymek isteyen, kaşmirin tene verdiği keyfi, dokusunu seven ama anlamsız bedeller ödeyemeyen bir müşteri kitlesinin olduğunu biliyorduk. İşte Silk&Cashmere bu pazara yönelik özel projelendirilmiş ve yaratılmış bir markadır. İç Moğolistan'da 1992 yılında yatırım yapıp saf kaşmir ve ipekten üretilen koleksiyonlar yapmaya başladık.
- Hedeflediğiniz müşteriye ulaştınız mı? - Şu anda temkinli ve iddialı bir büyüme stratejisiyle Silk & Cashmere markamızı bayilikler vererek büyütüyoruz. 40 mağazayı aştık. Bu rakam bir kaşmir markası için çok anlamlı ve önemli aslında.
- Tasarımlarınızı kim yapıyor? - Genel Müdür yardımcımız Selmin Korman liderliğinde, yabancı ve Türkler'in bulunduğu bir tasarım ekibimiz var.
- Koleksiyonlarınız artık yalnızca orta yaş ve üzeri değil, gençlere de hitap ediyor. Bu değişikliğe neden ihtiyaç duydunuz? - İlk yıllar daha çok klasiktik çünkü dünyada da kaşmirin klasik bir çizgisi vardı. Biz çok yeniydik, Türkiye'den önce Avrupa'ya açılma kararındaydık. Dolayısıyla Avrupa'ya çok yüksek kaliteli, ucuz olmayan makul klasik kaşmirlerimizle girdik. Cesaretimiz o kadarına yetti belki de. Ama daha kemikleşmiş İtalyan, İngiliz ve İskoç kaşmircilerinin arasında 40 yıldan sonra çıkan tek yeni markaydık. Yepyeni bir marka olarak birdenbire alışılmışın dışında çok 'moda' şeyler üretemezdik. Çünkü bu riskliydi. O nedenle 15 yıl içinde yavaş yavaş modernleştik. Şimdi çok daha cesuruz.
- Piyasada kaşmir adı altında birçok ürün satılıyor. Sizin ürünlerinizin diğerleriyle arasındaki fark nedir, kaşmirin iyisi kötüsü nasıl anlaşılır? - Kaşmir kaşmircilerin işidir. Dünyada bu konuda 40 kişiyiz ve 40'ımızda birbirimizi biliriz. Hem her şey üreteyim hem de yanına kaşmir koyayım derseniz, o kaşmir olmaz. Size saf kaşmiri vermezler. Piyasada satılan birçok ürüne dokunduğunuzda içinde en fazla yüzde 5 kaşmir olduğunu hissedersiniz. İşte biz o kaliteyi korumak için İç Moğolistan'da ağıllarda dolaşan, sürekli kaliteli kalitesiz keçiyi ayıran, sezon başında en iyi üreten keçileri kapatan, iyi keçilerin kaşmirine yatırım yapan, sonra bu keçiler taranırken, kılları toplanırken başında adamlarıyla kontrol eden, karın ve üst sırt kısmından başka yerdeki kaşmirleri almayan bir şirketiz. Kaşmir ve kaşipekten en güzel, en moda olan, en yeni her şeyi dener ve yaparız.
ESRA ÇORUH
|