|
|
|
|
Bir kitapla dünyam değişti!
Arman Kırım, son iki yazısını Fransa'nın nasıl bir 'şıklık, lüks ve mutfak ülkesi' haline geldiğine dair görüşlere ayırdı. Ve bu yazılarda le Procope'tan da söz etti. Aslında sadece Joan DeJean'ın Stilin Esası (The Essence of Style) kitabındaki bazı 'bilgileri' aktarmış..
Aris'in en ünlü bulvarlarından Saint Germain'den Ulusal Meclis'e doğru giderken sağdaki Fosses de St. Germain Sokağı'na girildiğinde, eski Paris havasında bırakılmış evler ve sokağın yapısıyla 17. yüzyıla düşülmüş gibi olur. Bu sokakta kentin en ünlü kafelerinden le Procope'la karşılaşılır. Bu kahvenin, Comedie Française'in eski binasının bulunduğu sokakta da girişi vardır. Büyük gazetelerimizde yer alan 'mutfak' sayfalarının yazarları bazen ünlü yeme içme mekânlarından söz ederler. Hürriyet'in Pazar ekinde 'Ağız Tadı' adlı sayfada güzel tatlardan söz eden Arman Kırım, son iki yazısını Fransa'nın nasıl bir 'şıklık, lüks ve mutfak ülkesi' haline geldiğine dair görüşlere ayırdı. Ve bu yazılarda le Procope'tan da söz etti. Aslında ABD'nin Pennsylvania Üniversitesi'nden Joan DeJean'ın Stilin Esası (The Essence of Style) adlı kitabındaki bazı 'bilgileri' aktarmaktan başka bir şey yapmadı. Arman Kırım, bu Amerikalı hanımın kitabını her ne kadar 'çok çarpıcı bir araştırma' olarak sunsa da, yeni bir bilgi içermeyen bu kitap hiçbir araştırmaya dayanmıyor, üstelik Kırım'ın kitaptan aktardıklarından anlaşıldığı kadarıyla birçok yanlış içeriyor.
KAHVENİN ADI TÜRK LİKÖRÜ Önce Procope kahvesiyle başlayalım. Kırım şöyle yazıyor: "İlk Paris kahveleri 1671 yılında açılmaya başlıyor. Bugünün Paris'ini Paris yapan ünlü kafelerin oluşmasında en önemli katkı, Sultan IV. Murat tarafından kral Louis'ye gönderilen Süleyman Mustafa Raca'nın konutunda tanıştıkları kahve olmuştur. Bugünün klas Paris kafelerinin ilk örneği ise, daha henüz kahve içeceğine Türk likörü denildiği 1675 yılında açılıyor: "Cafe Procope". Kahve, Fransa'ya Doğu'ya yolculuk yapan Fransızlar tarafından getirilmiştir. La Roque, 1644 tarihli Kahvenin Kökeni ve Gelişimine İlişkin Tarihsel İncelemeler adlı kitabında, elçi De la Haye'le birlikte dönerken getirdiği kahveden ve bunun moda yaratmasından bahseder. Antoine Galland ise, 25 Aralık 1696 tarihli mektubunda, Thevenot'nun getirdiği kahve kadar, Paris'te kahve alışkanlığını yayan Osmanlı Ermenilerinden söz eder. Elçi Süleyman Ağa Paris'e 1669'da gelmiş, kısa süreli ikameti o kadar büyük bir etki bırakmamıştır. Kahve satan dükkânlar, esas olarak Marsilya üzerinden Paris'e gelmişlerdir. Osmanlı'yla daha fazla temasta olan Marsilya'da ilk kahvehaneler 1660'larda açılmış, bu kahve sahiplerinden biri olan Osmanlı Ermenisi Pascal, 1673'te St. Germain fuarında Paris'in ilk kahvesini açmış, sonra bunu Ecole Rıhtımı'na taşımıştır. Kırım'ın yazısında 1675 yılında açıldığı söylenen Cafe Procope'un açılış tarihi, dükkânın duvarındaki plakada da görüleceği üzere 1686'dır. Sicilya'nın Palermo kentinden bir soylu olan Francesco Procopio dei Coltelli, St. Germain'de eskiden mezarlık olan bölgede kafesini açtığında, Paris'te zaten birkaç tane kafe vardı ve Procope da onlardan farklı değildi. Cafe Procope'un parlaması, Comedie Française'in 1689'da onun karşısına taşınmasıyla olur. Sanatçıların ve seyircilerin ayaklarının buraya alışması, Procope'u Paris'in ilk sanat ve edebiyat kafesi haline getirir, ama yazıda iddia edildiği gibi 'klas Paris kafelerinin ilk örneği' değildir, çünkü klas değildir. Şık bir kafe haline gelmesi ancak 19. yüzyılın sonlarında gerçekleşecektir. 18. yüzyılda neredeyse unutulan bu kafe, bu yüzyılda elden geçirilerek 'klas' hale getirilmiştir ve bugün Paris'in en şık kafelerinden biridir.
'RESTAURANT' BAŞKA ŞEY Arman Kırım, tek bir kitaba bakarak yazdığı yazısında, Procope'un Paris'in en eski restoranı da olduğunu bildiriyor. Bir tek 16. yüzyılın büyük yazarı Rabelais'nin Pantagruel veya Gargantua romanına baksaydı, bu tarihlerde Paris'te lokanta bulunduğunu anlardı. Kapılarını 16. yüzyılda açmış olan Le Veau qui Tette (Süt Danası) lokantası bugün de varlığını sürdürmektedir. Bir lokantanın 400 yıl açık kalması zor olmasına rağmen, bir iki tane daha böyle lokanta daha vardır. Ayrıca Rue de la Huchette, bugün olduğu gibi daha Ortaçağ'da bile bir lokantalar bölgesiydi. Zaten 'restaurant' kelimesinin Fransızca sözlüklere ilk kez 1498'de girmesi, 1686'da açılmış, önceleri yiyecek olarak sadece dondurma satan Procope'un lokanta da açmasından çok önceleri Paris'te bu cins işyerlerinin bulunduğunun kanıtıdır. Fransızca'nın 'restaurer' (Türkçe'de kullandığımız 'restorasyon' buradan geliyor; toparlamak, eski haline getirmek, doyurmak) kelimesinden türetilen restaurant, edebi metinlerde ilk kez 1507'de, yani Procope'tan neredeyse 200 yıl önce yer almıştır.
Mehmet ALİ KILIÇBAY
|
|
|
|
|
|
|
|
|