Adapazarı'nda 1994'te kurulan Toyota Türkiye AŞ'de çalışma hayatındaki kuralların yanı sıra Japonlara özgü disiplin ve uygulamalar da çalışanların günlük yaşamını biçimlendiriyor.
Yöneticilerin yüzde 90'ı Türklerden oluşan, 3 bin 500 kişinin çalıştığı fabrikada, çalışanlar birbirlerine, ''bey'' ve ''hanım'' yerine Japonca'da ''bey, hanım'' anlamına gelen ''san'' ekini ekleyerek ''Ahmetsan, Ayşesan'' şeklinde hitap ediyor.
Türkiye'nin en büyük otomotiv ihracatçısı, Japon sermayesinin Türkiye'deki örneklerinden en büyüğü Toyota Türkiye AŞ, Japon teknolojisi
ve geleneksel Japon disiplininin sergilendiği yerlerden biri. Yedek parçacılık yaparken, Toyota'da işe başlayan ve Üretim Fabrikası Kontrol Şef Kontrol Lideri konumuna gelen Özgür Dinçöz, bu durumu şöyle anlattı:
''Sadece teknoloji alışverişi değil bu, kültür alışverişi de çok önemli. Bir Japon kesinlikle selamlaşır. Tanısın tanımasın selamlaşır. Sadece sözle değil, biraz da eğilerek selam verir. Fabrikada 'bey' ve 'hanım' yerine 'san' ekini kullanarak hitap ediyoruz. Bey, hanım unvanı biraz resmi, 'san' ekiyle hitap etmek daha samimi geliyor. Fabrikada birbirimize Ayşesan, Ahmetsan şeklinde hitap ediyoruz.''
YÖNETİCİLERİN YÜZDE 90'I TÜRK
Adapazarı'nda 3 bin 500 kişinin çalıştığı fabrikada yöneticilerin yüzde 90'ını Türklerden oluşuyor.
Türk çalışanların yüzde 10'unun Japonca konuşabildiği kurumda yaklaşık 500 kişi eğitim için Japonya'ya gönderilmiş. Fabrikada çalışanlardan gelen görüş, öneri ve istekler yönetim kararlarında önemli yere sahip. Tecrübeli üretim çalışanları, üretim yönetiminde yönetici olarak görev yapıyor. Çalışanlara yönelik uygulamalar kapsamında her yıl 150 çalışana, indirimli otomobil veriliyor.
Deprem sonrasında gerçekleştirilen kooperatif projesiyle de 216 fabrika çalışanının uygun fiyata ev sahibi olması sağlanmış. TÜRK VE JAPON KÜLTÜRÜNÜN BENZEŞEN YANLARI
Türk ve Japon kültürünün çok fazla benzeştiğini belirten kurum yetkilileri, ''Türklerin de Japonlar gibi geleneklerine bağlı, iletişimde saygıyı ön planda tutan, çalışkan ve sabırlı insanlar'' oldukları kanısını taşıyor. Bir arada yaşayan iki ayrı kültürün birbirlerinden etkilenmesini normal karşılayan yetkililer, ''Bay-bayan anlamında kullanılan Japonca hitap kelimesi 'san', bay-bayan kelimelerine kıyasla samimi ve söylenmesi çok kolay bulunduğu için çalışanlar arasında yaygındır. Ancak bu bir uygulama değildir. Türk-Japon evlilikleri de çalışanlarımız arasında mevcut'' dediler.
Fabrika yönetiminin Türk çalışanlarla ilgili kanaatleri ise şöyle: ''Türk çalışanlar, çok çalışkan, işe kendini adayan ve işini sahiplenen, yeniliklere açık ve disiplinli insanlar.''
ÖNERİ SİSTEMİ
Toyota Montaj Fabrikası Şef Lideri Ali Kemal Aydın (36) ise çalışanların, konumu ne olursa olsun, öneri sistemiyle, yatırımlarda, projelerde etkin olabildiğini ifade etti. Aydın, şöyle devam etti:
''Çalışan, her konuda fikir belirtebiliyor. Öneri sistemi, noktasal katılım sağlıyor. Bunun bir ileri boyutu da var. İyileştirme çemberleri var. Bu daha şematik daha projesel katılım sağlıyor. Sunulan bu öneri ya da iyileştirme çemberi direkt fabrikanın başkanına kadar anında iletilebiliyor.
Toyota çalışanını motive eden diğer farklılık ise, yabancılarla birlikte çalışıyor olmak. Bu fırsat üretimin her boyutunda sağlanıyor. Toyota üretim sisteminin temel yaklaşımı insana saygı, sürekli iletişim ve işbirliği. Bizi diğer yerlerden farklı kılan bu.''
Maaşlarının Türkiye şartlarında tatmin edici olduğunu belirten Aydın, ''Japonlarla evlenen çok arkadaşımız var. Sadece benim birimimde 4 kişi'' dedi.
Türkiye'de sabah toplantısında fabrika başkanı ile üretim problemlerini Japonca konuştuklarını belirten Aydın, ''Şirkette yaklaşık 300 kişi Japonca konuşabiliyor. Sabah toplantılarımız Türkçe,İngilizce ve Japonca olur. İngiltere, Belçika, Fransa ve Japonya'daki fabrikalardan da yöneticiler katılır. Burada Türk yöneticiler söz sahibi. Japonlarla iletişimimizde 'kendi tarzınızla iş yapma, kendi fikrinizi de destekleyerek yapma' hakimdir'' diye konuştu.
YETENEĞİN ÖN PLANA ÇIKARILMASI
Özgür Dinçöz, benzerliklere ilişkin yaşadığı bir olayı şöyle anlattı: ''Fabrika kuruluşunda Japonya'ya gitmiştik. Babam vefat etmişti. Oradaki eğitmenim, babamın vefatını öğrenmiş, onlarda adetmiş bana bir miktar para yolladı. Çok şaşırtıcı, çok etkileyici bir olaydı benim için. Türklerle Japonların çok ortak yönleri var. Ailevi bağlara çok sadıklar. 1998-2001 yılları arasında birçok firma işçi çıkarttı.
Toyota 3 sene boyunca hiç kimseyi çıkartmadı. Aksine eleman aldı. Böyle bir fabrikaya karşı gönül bağımız var. Bir çocuğun anaokulundan başlaması gibi bir şey. Sürekli öğrenme, öğrendiklerini üst yönetime sunma imkanları sağlandığı için kendini ispatlayabilme ve üst yönetimin de bunu karşılıksız bırakmama, maddi manevi tatmin etme ortamı var. Toyota'ya girmeden önceki yürüyüşüm çöpe bakışım çok farklı şimdiki bakışım çok farklı.''
Pres Fabrikası Şef Lideri Arif Hikmet Köse ise ''Japonlara Türkiye'yi neden tercih ettikleri sorulduğunda (Türklerle anlaşmak daha kolay. Avrupalılardan farklısınız) yanıtını veriyorlar'' dedi.
türkiye de böyle şeylerin kullanılması çok güsel 1 yıl toyota da çalıştımm we hitap ediliş şekilleri gerçekten çok farklı ama çok ta güseldi keşke türkiye sisteminde böyle bişey olsa:))