Dünya medya devi Murdoch, Ahmet Ertegün ve İhlas grubu arasında TGRT'nin satışına ilişkin görüşmeler sürüyordu. Dün resmen yapılan açıklamaya göre, TGRTtelevizyonu151milyonYTLbedeliledünyamedyadeviMurdochveAhmetErtegün'esatıldı. TGRT'ninsatışıikiaçıdanönemli. Birincisi, Murdoch gibi bir dünya medya devinin ülkemize ilgi duyması, yabancı sermayenin ekonomimize duyduğu güvenin devam ettiğini ortaya koyuyor. Son aylarda mali piyasalarda yaşanan hareketliliğin olumsuz etkilerinin sınırlı kaldığı ekonomimize yabancı sermayenin başta finans kesimi olmak üzere medya sektörü ile devam etmesi, ekonomimizin sanıldığı gibi çok da kötü olmadığını ortaya koyuyor. Öte yandan, medyasektörüneMurdochgibibirdünyadeviningirmesi,ülkemizdekimedyasektöründerekabetikamçılayacaktır. Bugün ülkemizde en son teknoloji ile yayın hayatına devam eden medya sektörümüze, Murdoch gibi bir dünya devinin bilgi ve birikiminin yanında yüksek teknolojinin artarak girecek olması rekabetin dışında istihdam yaratmada da katkısı olacaktır. Ülkemizde var olan aktörlerin dışında, bir başka güçlü oyuncunun girmesi, sektörde kaliteyi artırmanın ötesinde, sektör çalışanlarına alternatif yaratacağı için de olumlu katkı sağlayacaktır. Tarafların yaptığı açıklamaya göre, TGRT'nin satışı için uzlaşılan fiyatın 151 milyon YTL olduğu anlaşılıyor. Oysa görüşmeler başladığında gündeme gelen fiyatın bu rakamdan bir hayli yukarda olduğunu görüyorduk. Son üç ay içerisinde mali piyasalarda yaşanan hareketlilik alıcı Murdoch-Ertegün ikilisinin pazarlık şansını artırmış ve fiyatın aşağı çekilmesine yardımcı olmuştur. Eminim ki, bu çalkantı olmamış olsaydı satış fiyatı daha yükseklerde olacaktı. Değinmek istediğim bir başka konu var.Yabancısermayeninmedyasektöründeyeralmasıileilgilisınırvar. İsteyen yabancı sermaye gelip bir medya şirketinin tamamını alamıyor. Alsa da, hülle yapılıyor. Yani bir miktarı bir başka Türk'ün üzerinde gözükmesi lazım. TGRT'de de karşımıza çıkan durum bu. Murdoch tek başına TGRT'yi almadı. Yanında ABD de yaşayan ünlü Türk AhmetErtegün var. Yabancı sermayenin medyaya girişinde sınır var ancak ülkenin tasarruflarını elinde tutan bankacılık sektöründe sınır mınır yok. İsteyen gelir tüm bankalarımızı, dolayısıyla tüm birikimlerimizi alıp götürebilir.