Yanakidis'in isyanı...
GÜMÜLCİNE
Birinin 83, diğerinin ise 11'inci yılını dün andık... İkisi de yok edilme çabalarına rağmen hala yaşıyor... Lozan ve Dr. Sadık Ahmet... Batı Trakya Türklerinin Yunanistan'da azınlık haklarına da kavuştuğu Lozan Antlaşması'nın dün 83'üncü yılıydı. Türk azınlığın hakkını bütün olumsuzluklara rağmen yıllarca savunan Dr. Sadık Ahmet'in ölümünün ise 11'inci yılı... Sadık Ahmet'i anmak için düzenlenen etkinliğe katılmak için DYP lideri Mehmet Ağar ile birlikte Gümülcine'deyiz... İpsala Gümrüğünde Sadık Ahmet'in eşi, oğlu ve kızı bizleri karşılıyor. Gümülcine'nin ortasındaki Çarıkçılar Çarşısı'nda dolaşıyoruz. Her bir dükkandan çıkanlar "hoş geldiniz" diye sesleniyor. Tabelası indirilen Türk Gençler Birliği'nin bahçesi de her zamanki gibi dolu. Yakınmalar bir yıl öncesinden farklı değil: "Çocuklarımızı ana dilleriyle eğitimini tamamlayamıyor... Seçilmiş Müftümüzün görevini yerine getirmesi engelleniyor... AB kriterleri çerçevesinde elde etmemiz gereken haklarımız verilmiyor…" Her zamanki şık giyimi içindeki Yeni Demokrasi Partisi eski Milletvekili Hasan Hatipoğlu, AB'nin vakıflar konusunda Türkiye'ye dönük baskılarını anımsatıp şöyle diyor: "Bizim buradaki vakıflarımızın hepsi elimizden alındı... Lozan şartları ve AB kuralları burada geçerliliğini yitiriyor... Şikayetler devam etse de eskisine oranla oldukça azalmış.
Vali'nin mesajı İlginç olan yakınanlara bu kez seçilmiş Yunanistan kökenli valilerin de katılmış olması. Ağar ve beraberindekiler Çarıkçılar Çarşısı'nın bir ucundaki makamında Rodop Valisi Aris Yanakidis'i ziyaret ediyoruz. DYP lideri diplomatik bir üslup içinde Türk azınlığın sorunlarını aktarıyor. "Eğitimde eşitlik insan haklarının birinci önceliğidir. Evrensel hakların başında insan hakkı gelir... Vali Yanakidis, Ağar'ı dikkatlice dinliyor. Sözü aldığında ise Türk azınlığa mensup bir kişinin dile getirdiğinden yakınmaların ötesine geçiyor. "Bu sözlerim bir valinin isyan çığlığıdır" deyip ekliyor: "Lütfen bu sözlerimi Ankara'ya da iletin. Onlar da Atina'ya aktarsın. Çünkü biz merkezi yönetime söylemekten yorulduk. Azınlık çocukları burada hayata eşit şartta hayata başlayamıyor. Ana okulundan itibaren eşit eğitim alamıyor." Sorunun sadece eğitimle bitmediğini belirtiyor. Atina'nın son dönemde yerel yönetimlere tanınmış olan yetkileri tekrar merkeze çektiğinin altını çiziyor. Vali Yanakidis, eğitim, dış politika ve iç işleri ile ilgili herhangi bir yetkisinin olmadığından yakınıyor. Oysa AB normlarına göre yerel yönetimin güçlü olması gerektiğini belirtiyor. Yakınmalar sadece Gümülcine Valisi'nden gelmiyor. Gümülcine'nin ardından ziyaretine gittiğimiz İskece Valisi'nin sözleri de benzer oluyor: "Sorunların çözümü konusundaki diyalog devletler yerine halklara bırakılsaydı şu ana kadar her şey çözülürdü. Merkezi yönetimlerin yarattığı problemler bazen bizi de şaşırtıyor...
Zor dönüşüm AB üyesi de olsa, Yunanistan'ın Batı Trakya'daki dönüşümünün kolay olmadığını bizzat valileri dile getiriyor. Bir süre önce beyin kanaması geçiren ve tekrar sağlığına kavuşan, seçilmiş İskece Müftüsü Mehmet Emin Ağa'nın içine düştüğü durum da bunun bir göstergesi. Fiziki aksaklık bırakmış olsa da Müftü Emin Ağa, berrak bir zihinle şöyle diyor: "Daha zor günlerden bu güne geldik. Şimdi sorun içimizdekilerin bölünmüşlüğü... Lozan'ın 83'üncü yılında, Dr. Sadık Ahmet'i anarken, Batı Trakya'daki durumu özetlemek gerekirse: Halkların birbirini anlayıp kabullenmesi devletlerin önünde...
|