| |
|
|
'İşte benim sanatçım'
Sanatçı ile seyirci arasındaki ilişkinin farklı biçimleri 13'üncü Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nde apaçık ortaya çıktı. Diana Krall konserinde Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi ağzına kadar doluydu. Millet, Krall'a, Sezen Aksu muamelesi yapmıştı. Ancak seyirciyle hiçbir sıcak ilişkisi olmadı Kanadalı sanatçının. Arkadaşlarıyla birlikte çaldı, söyledi ve iz bırakmadan gitti. (' Ay şekerim çok güzel konserdi' diyen varsa, bilin ki size hava atmaya çalışıyor.) Buna karşılık Paul Weller, Açıkhava'nın ancak dörtte üçünü doldurabildi. Seyirciyle bir iki parça anonsu ve teşekkür etmek haricinde doğrudan bir ilişkisi olmadı. Ancak öyle bir performans sergiledi ki konserin sonunda herkes ayakta alkışladı. Diana Kral ne kadar soğuk, ilgisiz, didaktik ise Paul Weller o kadar sıcak, tutkulu ve ilerlemeye başlayan yaşına karşın özveriliydi. Bu tip sanatçıları seyirci de bağrına basıyor. Çünkü onların sahneyi doldurduğunu apaçık görüyor ve size bir şeyler vermek için nasıl çaba sarf ettiklerine şahit oluyorsunuz. Tabii bu durum fevkalade hoşunuza gidiyor. ' İşte benim sanatçım' diyorsunuz. Gilberto Gil ve Raul Midon konserlerinde de seyirci aynı tecrübeyi yaşadı ve mutlu oldu.
|