| |
|
|
Tecelli'den Abuzittin'e Mektuplar
Abuzittinciğim, VALLA kulaklarıma inanamadım.. AKP'li siyaset adamı, İstanbul Şile'de son günlerde artan boğulma olaylarına dikkati çekerken "...bu boğulmalar kader değildir. Eğer tedbirini almadan denize girersen kader olmaktan çıkar vakıa haline gelir." dedi. Hem de bu lafları kameralar karşısında söyledi. Kutlarım.. AKP'liler de baya ilerleme var. Bi de trafik kazalarının "kader olmadığını" söyleseler. Hatırlıyor musun yedi ay önce Ankara'da bi özel belediye otobüsü minibüsü biçmiş, arabada bulunan 9 Dışişleri Bakanlığı memuru oracıkta hayatlarını yitirmişlerdi. Kaza sonrası, otobüsçülerin dernek başkanı, gazetecilere "..n'apalım ecel" derken olay yerindeki (yanlış hatırlamıyorsam) Meclis Başkanıyla, Dışişleri Bakanı " evet " anlamında başlarını sallamakla yetinmişlerdi.. Zaten, daha sonra da "Hayır bu ecel değil, cinayettir!" diyen tek bi AKP'li de çıkmadı. Karlı ve puslu bi Ankara sabahında, buzla kaplı yolda, 100 kilometrenin üzerinde hız yaparak önündekini sollamaya çalışan eski model bi otobüs.. Bu cinayet değil de nedir ? Gene de şükürler olsun ki, denizdeki boğulma vakalarını salt "kader"e bağlamaktan vazgeçme gibi bi düşüncenin AKP de filizlendiğini görmek, ülkemizin geleceği açısından ümit verici bi durumdur Abuzittinciğim. Ben gene 7 ay önceki kazaya gelim. Geçen gün, ölen Dışişleri memurları için bakanlık bahçesinde bi anma töreni düzenlenip fidan dikildi. Fidanı diken Dışişleri Bakanımız da geride kalan gözü yaşlı ailelere "Sizleri yalnız bırakmadık, bırakmayacağız da" dedi. İki hafta önce Ankara'dayken o kazanın olduğu yerden geçtim.. Ve gördüm ki her an, belki Dışişlerinin bahçesine değil ama başka bahçelere başka fidanlar dikilebilir. Kaza sonrası o yolda (İstanbul yolu ) özellikle otobüs ve ağır vasıtalarla ilgili ciddi hız kontrolü başlamıştı. Bitmiş.. Şimdi topuklayan gidiyor.. Hele çimento taşıyan koca kamyonlar. Bölge Trafiğin önünden 100'le geçiyorlar. Trafik polisleri de öyle bakıyor. Belediye otobüslerinin çoğu 50 kilometrenin çok çok üstünde. Özel arabaları hiç saymıyorum. Ben Dışişleri Bakanının yerinde olsam bahçeye fidan dikeceğime, kazanın olduğu noktaya gözlemci diker, oradaki çılgın trafik karmaşasını bi raporla, bu acıyı paylaşan biri olarak, İçişleri Bakanının dikkatine sunardım. Gerçi şu sıralarda raporu okuyan da olmaz. Çünkü, yalnız İçişleri Bakanı değil neredeyse bakanların tümü, 4 yaşındaki Suğra' nın, ezbere okuduğu Necip Fazıl'ın 25 beyitlik şiirini dinleyip, hüngür hüngür ağlamakla meşgul. Haklı olarak, böyle işlerle uğraşacak vakitleri yok. Münasip yerlerinden öperim kardeşim. Güneş.
|