| |
|
|
Kimsenin kriz üretmek gibi bir lüksü olamaz...
Geçenlerde büyük bir Amerikan üniversitesinin Ortadoğu Kürsüsü'nde yıllardır görev yapan bir bilim adamıyla beraberdik. Bölge ülkelerini birer birer değerlendirdikten sonra "Türkiye gerçekten olağanüstü bir başarı örneği" dedi. Her biri hem iç hem de dış sıcak bunalımlar içinde bunalan komşularımızın durumunu ele alırsanız, Irak'ta artık bir Sünni-Şii kan davasına dönüşen tabloyu, Filistin'e göz göre göre yapılan İsrail tecavüzünü, İran'la ABD arasındaki nükleer silah gerginliğini, Suriye'deki Baas rejiminin geleceğine dönük senaryoları izlerseniz, bu coğrafyada Türkiye'nin demokrasisini, istikrarını, kalkınmasını, iç ve dış güvenliğini korumasını gerçekten sadece "Başarı" olarak niteleyebilirsiniz. Dün iki İsrail askerinin daha kaçırılması ve İsrail'in askeri harekatının Gazze dışında Lübnan topraklarını da hedef alması, yarının nelere gebe olduğunu gösteriyor. Unutmayın ki İran dışındaki tüm bölge ülkeleri, bizim merkezini oluşturduğumuz Osmanlı İmparatorluğu'nun eyaletleriydi. Yani havamız da, suyumuz da çok farklı değil onlarla. Bu gerçeği hiç unutmamalıyız. Türkiye'de kimsenin takıntılara ve saplantılara dayalı olarak "Kriz üretimi" yapmak gibi bir lüksü yoktur, olmamalıdır. Burada siyaset de, düşünce üretimi de, toplumun farklı kesimlerini birbirlerine karşı getirmek üzerinde değil, ortak heyecanları ve yarına dönük birliktelikleri vurgulamak üzerinde yapılmalıdır. Bu coğrafyanın kronik siyasal hastalıklarından, "Cumhuriyet ve demokrasi" beraberliği sayesinde şimdiye kadar uzak kalabildik. Bundan sonra da "Avrupa Birliği'ne üyelik" hedefine ilişkin reformlarımızla, coğrafyamızı değil ama sosyo-politik yapımızı yenileyeceğiz. Türkiye'nin yarına dönük projeleri, artık tüm dünyayı etkileyecek boyutta. Örneğin dünya liderlerinin katılımıyla açılışı yapılacak 1770 km uzunluğundaki "Bakü-Tiflis-Ceyhan" petrol boru hattı günde 1-1.5 milyon varil Hazar Havzası petrolünü Akdeniz'e taşımakta. Bunun gibi, TürkiyeYunanistan doğalgaz boru hattı tamamlanmak üzere. Sonra da Hazar doğalgazını Orta Avrupa'ya taşıyacak 3300 kilometrelik Nabucco projesi devreye girecek. Bunlar gibi Türkiye'yi enerji ulaşım merkezi konumuna getirecek dört büyük proje daha var. Buna benzer projeleri eğitimde, bilişim toplumuna geçişte de gerçekleştirmeliyiz. İşte görüyoruz. Filistin'deki trajediyi, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, Arap ülkeleri bile çaresiz biçimde izliyor. Irak'taki trajedi ise, artık kanıksanmış bir ümitsizliğin konusu. Yani, eğer biz kendi dirliğimizi, düzenimizi gözetip korumazsak, dışarıdan kimse gelip bunu sağlayamıyor. Yine tekrar edelim: Türkiye'de kimsenin takıntılara ve saplantılara dayalı olarak "Kriz üretimi" yapmak gibi bir lüksü yoktur, olmamalıdır.
|