Fındık kurdu...
Karadeniz'de perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi. Fındıkta, üretici aleyhine gelişme yaşanacağı sonbahardan görülüyordu. Nedenini aktarmadan önce şunu belirtelim; fındıkta piyasa ekonomisinin klasik kuralları tam işliyor; fiyat arz-talep dengesine göre oluşuyor. Verim fazla ise fiyat düşüyor, az ise yükseliyor. Önceki yıl verim düşük oldu. Sonuçta dünya fındık ihtiyacının yüzde 80'ini üreten müstahsil çok iyi bir fiyattan ürününü pazarlama olanağı buldu. Hatta, Fiskobirlik'in depolarındaki 2001'den kalma fındık bile satıldı. Bölgedeki 240 bin üreticinin üyesi bulunduğu Fiskobirlik'in kasasında 170 milyon YTL'yi aşkın para birikti. Üretici, dolayısıyla Türkiye de fındık ihracından 1 milyar 900 milyon dolar kazandı.
Okuma bozukluğu Depolardaki fındık tükendiği için, geçen yıl farklı beklenti ortaya çıktı. Ürünün normal verimde olması halinde bile fiyatta bir değişiklik yaşanmayacağı kanısı yayıldı. Hem doğayı, hem de piyasayı iyi okuyamayan Fiskobirlik de beklentiyi yükseltti. Fiskobirlik, 2005 mahsulü için kilo başına 7 YTL fiyat açıkladı; 51 bin ton da fındık alımında bulundu. Geleceği daha iyi okuyan tüccar ise fındıkta üretim fazlasını görüp bu yıl için 5 YTL'den yurtdışı ihracatını bağlamaya başladı. Sonunda, özel sektörün beklediği oldu ve her yıl 500-550 bin ton çıkan fındık, geçen yıl 70 bin ton fazla verdi. Dolayısıyla geçen yılın tersine ürün fazlası olunca, fiyatlar da aşağı doğru inmeye başladı. Bu yıl da fındığın ürün fazlası vereceği, üretimin 100 bin ton fazlasıyla 650 bin tona çıkacağı görülünce fiyat bir daha düştü. Sonunda fındığın kilosu 3.5 YTL'ye geriledi. Fiskobirlik de 7 YTL'ye aldığı fındıktan, 3.5 YTL zarar etti, kasasında para kalmadığı gibi 170 milyon YTL de içeri girdi. Buraya kadar Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Fiskobirlik yönetiminin "iyi bir tüccar gibi davranmadığı, yönetimsel hata" yaptığına ilişkin tespiti doğru.
Kaybeden kim? Ancak, işin bir de diğer tarafı var; bundan kaybeden sadece Fiskobirlik değil üretici, yani Türkiye de olacak. Eğer fındıkta arz fazlası içerde tüketilemez veya bir şekilde alımı yapılıp depolanamaz ise fiyatı daha da aşağı inecek. Kabuklu fındıkta fiyat 2 YTL'ye kadar gerileyecek. Sonuçta bir zamanlar dışarıya 10 dolardan satılan iç fındığın fiyatı, 2 dolara düşecek. Türkiye'nin döviz girdisi ise 1.9 milyar dolardan, 500-600 milyon dolara gerileyecek. Aradaki fark alivrecinin ve yabancı çikolata üreticisinin cebine girecek. Oysa 100 bin ton ürün fazlası, bir şekilde içerde depolansa veya tüketilse, fiyat kendiliğinden yükselecek.
Fındık AŞ çözüm mü? Başbakanın sözlerinden de anlaşılıyor ki, arz fazlasının tüketilerek fiyatın yükselmesine ilişkin hükümetin bir çözüm formülü olmayacak. Nitekim, önceki gün Sanayi Bakanlığı'nda yapılan toplantıdan çıkan sonuç da bunu gösteriyor. Daha ilginci Bakanlık'taki toplantıda Fındık A.Ş'nin kurulmasına ilişkin karar da üreticinin değil, tüccarın işine yarayacak bir formül... Nedeni ise Fındık A.Ş'nin ortaklık yapısına bakıldığında görülüyor. TOBB, TİM, bölge oda ve borsa başkanlıkları; yani tüccar temsilcileri... Sanayi Bakanı Ali Coşkun, "Devlet eskiye dönüp, çayı denize, tütünü yakıp dumana, fındığı yağlığa göndermeyecek" diye doğru bir tespitte bulunsa da sonuçta kaybeden üretici olacak. Bir zamanlar Demirel'in "Hamsi kavağa çıkar mı" sözünün yarattığına benzer bir tepkiyle hükümetin karşılaşması kaçınılmaz olacak.
|