Rahmi Koç'a açık mektup
Dünya turuna çıkacağını söyledi, alkışladık. Sonra baktık ki turda sadece yolcuymuş. Bir kaptan, bir kaptan yardımcısı, bir makinist, bir mühendis ve denizcilerden oluşan mürettebatı varmış. Eleştiriler başlayınca etrafıma " Rahmi Koç bu" dedim. "Koç, dünya turu yaparsa ancak böyle yapar." Arada bir turu yarıda bırakıp Türkiye'ye gelmesine de ses çıkarmadık. Her gelişinde ayrı haber, ayrı röportaj yaptık. "Çoğu denizci fırtına esnasında turu yarıda kesip dönüyormuş zaten" diye yazdık. "Dolce Vita" diye adlandırdığı gezisine özenmedik desem yalan olur. Bir gün Cannes sahilleri, ertesi gün Afrika kıyıları, partiler, yemekler, onur konuğu olarak ağırlanmalar.. . Yelkenlisine Türk bayrağı çekmemesine bile kızmadık. "Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar yüksek vergi yok kardeşim, devlet düşünsün, haklı adam" dedik. Dedik ama, içten içe bozulduk. Denizci deyince akla ilk gelen isim, Sadun Boro'yu övmemesine bile içerlemedik. Üstelik Boro dünyayı mürettebatsız dolaşmıştı. Röportajlarında diğer denizcileri anlatmamasını da önemsemedik. 7 yıl önce Uzaklar teknesiyle dünya turu yapan Osman Atasoy küçücük teknesiyle fırtına mırtına dinlememişti. "Olsun. Rahmi Koç dünya turuna çıktığı için bu kadar haber yapılıyor, Türk denizciliği için iyi. Gençler denizciliğe özeniyor" diye kendimizi avuttuk. Sonra? Rahmi Koç turunu bitirdi. Ve çıkıp "Bir kez daha dünya turuna çıkmaya değmez" dedi. İyi mi? Sonra ekledi: "Tekrar dünyayı gezmek için dünya yolculuğuna çıkmaya, bu sıkıntıları çekmeye değmez çünkü göreceğim yerleri gördüm." Ne oldu Türk denizciliği? Denize ilgi duyan, tek hayali dünya turu olan gençlere ne diyeceğiz? Ayrıca ne sıkıntısı Allah aşkına... Rahmi Bey, ben çektiğiniz bütün o sıkıntıları çekmeye talibim. Madem siz bir daha değmez diyorsunuz, beni gönderin. Bakın daha ne güzellikler bulur çıkarırım. 15 top A4 kağıdı tüketmişsiniz. Siz söylemişsiniz, sekreteriniz yazmış. Ben 30 top tüketmeye söz veriyorum. Üstelik sekreter de istemem.
|