|
|
'Sabaha kadar ağladım'
- Madem hakkınızda yazılanlardan bu kadar rahatsızsınız, tatil için neden magazincilerin olmadığı, daha bilinmeyen yerleri tercih etmiyorsunuz? - Nereye gideyim ki? Miami'de bizim sosyal hayatımız yok denecek kadar az. Tatil için geldiğimizde kendimizi dışarı vuruyoruz. Bütün arkadaşlarımız Bodrum Türkbükü'nde zaten.
- Türkbükü paparazzi kaynıyor. Yoksa fotoğrafınızın çekilmesinden anlattığınız kadar rahatsız değil misiniz? - Fotoğrafımın çekilmesine bir itirazım yok benim. Hatta seviyorum da. Kim sevmez ki? Ama abuk subuk yazılardan şikayetçiyim. Yok köpeğime üç bin dolarlık toka almışım, yok 100 şişe şampanya açtırmışım... Bunların aslı astarı yok. Tekneye kurşun dökmesi için birini getirdik. Ne var bunda? Herkes kurşun döktürmüyor mu? Ama en kötüsü benim için 'kaşar' denilmesiydi.
- Kim dedi? - Hıncal Uluç'a bir röportajda aralarında benim de olduğum bazı kişileri soruyorlar, "Hangisi plaj güzeli olur?" diye. O da "Onlardan olsa olsa en iyi kaşar seçilir," diyor. Sabaha kadar ağladım. Hayatım boyunca hiç bu kadar üzülmemiştim. Babam da çok üzüldü. Ben onun yerinde olsam kızıma "Ülkeyi terk et," derdim.
- Dedi mi? - Demedi ama çok üzüldüğünü davranışlarıma dikket etmem gerektiğini söyledi. Bana nasıl kaşar derler? Kaşar ne demek söyler misiniz? Ben evli barklı genç bir kadınım. Böyle bir hakaret olur mu? Kerem üç gün uyuyamadı bu yazıdan sonra. Kim kızına ya da eşine kaşar denmesine göz yumar? Zaten bu yazı tetiği düşürdü, artık Amerika'ya dönüyoruz. Biraz göz önünden uzaklaşmamız gerektiğine inanıyorum.
|