kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Dünya Kupası
   Son Dakika
   News in English
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Şarkılarla tarihi söylüyor
Şarkılarla tarihi söylüyor
Sema bu yaz şarkı söyleyecek
'Sanki şarkıyı ben söylüyordum'
'Mevlid bizim kültürel mirasımız'

Şarkılarla tarihi söylüyor

Billur gibi bir sesi var Sema'nın, bir taş plak çalıyor sanki. Bir tango ya da bir fokstrot. Hürriyet peşinde koşan bir cumhuriyet kızının hüzünlü ve cilveli şarkıları. Sema'nın macerası da müzik ve özgürlükle örülmüş zaten.

Bugünlerde Beyoğlu'nda dolaşırken kulağınıza bir hanımın pırıl pırıl sesiyle söylediği kâh hüzünlü, kâh neşeli şarkılarn çalınıyor. Efsane Hanımlar albümüyle nostalji modasının ötesinde bir işe imza atan Sema o sesin sahibi. Onunla kendi müzik ve özgürlük macerasını konuştuk. Işte size dolu dolu yaşamış, sesi de hayatı kadar güçlü ve cesur olan bir kadın.

- Müziğe nasıl başladınız?
- 1983'te yüksek lisans için Berlin'e gittim ama ruhumda müzik vardı. Burada olmadı, orada yaptım. Orada aşkı, müziği, özgürlüğü yaşadım. İlk önce bir grupla birlikte çalıştık, Yabanel. Ondan sonra başka bir grupla çalıştım. Ensemble Kreuzberger Freunde'de solist olarak çalıştım, bir Berlin Kreuzberg grubuydu bu. 1989'da kendi grubum Taksim'i kurdum. Yabancı müzisyenlerle çalışıyordum, piyano, saksafon, kontrbas ve tabladan oluşan bir gruptu, dünyanın en önemli tablacılarından biri, Kamalesh Maitra çalıyordu bizde, saksafonda Charlie Mariano. Konserler veriyorduk, İstanbul'u Dinliyorum, Jazz A la Turka diye bir albüm yaptık. Bu grupla Sihir adlı albümü çıkarttık. Sonra burs alıp Istanbul'a geldim.

İSTANBUL'UN PEŞİNDE
- İstanbul'a bursla geldiniz?
- Evet. Ben 15 yıl Berlin'de yaşadım, on yıldır da sık sık konserlere gitmekle birlikte İstanbul'dayım. Berlin Üniversitesi'nin kültür bursu var, her yıl belli sayıda sanatçıya veriliyor. Çeşitli kültürlerden sanatçılara veriliyor, daha çok Avrupa ve Latin Amerika. Ben güzel şarkı söylediğimi biliyorum ama daha çok projeler yapmayı seviyorum. Yani şarkıların iyi yorumlanması dışında bir proje olmalı. O verdiğim projede de İstanbul şarkılarını toplamak istedim. İstanbul'u çok iyi tanımıyordum. Bu projeye başlayınca farkettim ki bizim bütün şarkılarımızın menşei İstanbul. Bu şehir için yapılmış kaç şarkı var acaba diye merak ettim ve projem kabul edilince gelip üç ay İstanbul'da yaşadım. İstanbul'u çok yakından tanıma fırsatı buldum, çok iyi dostlarım oldu, çok ilginç arşivlerle karşılaştım ve İstanbul'la ilgili beş yüze yakın şarkı olduğunu keşfettim. Sonra Tunçel Kurtiz'le birlikte Şeyh Bedrettin Destanı'nı söylemeye başladık. Şeyh Bedrettin'le önce bütün Türkiye'yi sonra Avrupa'yı dolaştık. 1996 yılında üçüncü albümüm Anılarda İstanbul'u çıkartmıştım. Ve çok ani kararla İstanbul'a geldim ve o zamandan beridir burada yaşıyorum. Ama Brecht'in müziğiyle, Yiddiş Liedler'le Berlin'de tanıştım, Yiddişçe, yani Orta Avrupa Yahudilerinin dilinde şarkılar söyledim. Şimdi ciddi bir Brecht repertuarım var. Bir dönem Marlene Dietrich'e merak sardım, onun şarkılarını söyledim. Orada özgürdüm ve özgürlüğümü dilediğimce kullandım. Aşkla, dünyayla tanıştım, çok yer gördüm dünyada ama hep Berlin'e döndüm. Hatta herkes neden Edith Piaf söylemiyorsun falan diyor bana, ben Paris'i yaşamadım halbuki, çok gittim geldim ama yaşamadım.

BERLİN'İ ANLAMAK
- Duvar yıkıldığında Berlin'deydiniz. İki halini de yaşadınız Berlin'in...
- Saniye saniye yaşadım Duvar'ın yıkılmasını. Size hoş bir şey anlatayım, Duvarların içinde yaşarken Berlin'de çok başka lezzet vardı, bunu açıkça söylemek isterim. Biz Doğu Berlin'i çok ziyaret ettik. Günübirlik gitmek zorundaydık ve 25 mark ödüyorduk. Orası kapalı ve çok daha derli topluydu. Ama Duvar'dan sonra bütün dünya Doğu Avrupa'da büyük bir sanat potansiyeli olduğunu gördü. Batı Avrupa ardı ardına şamarlar yemeye başladı çünkü Doğu Avrupa'dan yüzlerce, binlerce çok iyi müzisyen, besteci gelmeye başladı.

- Neler dinlersiniz?
- Aslında çok şey dinliyorum. Afrika müziğine bayılıyorum, Yunan müziğinin hayranıyım. Kadın sanatçılar arşivim var. Marianne Faithful'u çok seviyorum, bazen sadece Tülay German dinliyorum, sonra Ayten Alpman var. Kadın seslerine meftunum. Kadınlar şahane, hep bir aralık, bir kaçış noktası arıyorlar. Televizyonu açıyorsun tesettürlü kadınlar şakkudu şukkudu oynuyor. Hep özgürlük alanı yaratıyorlar kendilerine.

- Sizin için bestelenmiş şarkıları söyleyecek misiniz bir gün?
- Benim için en güzel şey birinin, 'Benim bestelerimi Sema çok iyi söyler,' demesi. Türkiye'de çok iyi besteciler, söz yazarları var. Ya da birisinin, 'Ben bu şiirleri yazdım, bunları şarkı olarak söyle,' demesini çok isterim.

-Hangi bestecileri beğeniyorsunuz?
-Fahir Atakoğlu'nun yaptığı işleri çok beğeniyorum. Teoman benim için romantik bir parça bestelesin isterim.

-O dönemin özel bir yeri var. O dönemden sonra yine göbek atılıyor...
-Hafızamız en fazla 1960'a kadar gidiyor. Gönül Akkor, Belkıs Özdener dinleniyor. Halbuki biraz daha öncesine gitsek muhteşem şarkılar var.

-Ama Osmanlı müziği dinleniyor.
-Doğru ama 1947'de falan çok güzel şarkılar var. Operetlerde söylenen şarkıları derlemeye çalıştım. Ama notaları yok. Sözleri çıkartmak da çok zor. Günlerce çalıştık, uydurmak istemiyoruz çünkü. Bir yandan da, çok tatlı, çok sevimli, hüzünlü şarkılar bunlar.

AYŞE DÜZKAN

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 'Hastayım diye hayata küsmedim!'
 Eğlenceden payınızı alın
 Çinli raketin şampiyonluk sözü
 Öğrenciler İstanbul'un 'öteki' sokaklarında
 1 'Türkiye yakında numara olabilir'
 Vücudunuza uygun giyinin
 Rafları boşaltma zamanı
 Çocuk ve oyun
 Süperstar süper satar!
 Tarkan'dan son haberler
 Cazcılar burada
 Doğal oksijen çadırında üç gün
 Bir tişört tasarla 2 bin doları al
 Sıradışı, iddialı bir seçenek
 Hayvan hakları hâlâ can çekişmekte...
 Köpeği için pankart açtı
 Kısa... Kısa... Kısa...
 Beyoğlu S.O.S veriyor
 'Organlarıyla ünlü olan ilk insanım'
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
FİLİZ AKIN
Moral reçetesi
Kendini kötü hisseden bir adam doktora...
ÜLKÜ TAMER
'Ah güzel İstanbul'la bir tanışma...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Karneleri aldık
Uzun bir yılın sonu geldi. Son sınıflar...
Seyyar tezgâhından AB'ye
Ülkelerin yiyecek ve içecek kültürü sadece saraylarda oluşmuyor. Sokak...
Boğaz'a nazır lezzet mekânı
Yaz aylarında sadece teras kısmında hizmet veren Erguvan Restaurant'ın uzun bir...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.