|
|
|
|
|
|
Hüzünlü Çeçen mülteci güzeller
Fenerbahçe Devlet Demiryolları Eğitim Tesisleri içinde, birbirinden kırık öyküleriyle yaşam mücadelesi veren Çeçen mülteciler ve çocukları, lüks semtin bambaşka bir yüzünü oluşturuyor.
Lüks semtin hüzünlü mültecileri barakada
Altı yıldır sığındıkları Türkiye'de misafir kamplarında barınan Çeçenler, ne ülkelerine gidebiliyor, ne de resmen mülteci olabiliyorlar. Oturma izinleri olmadığı için çalışamayan kadın ve erkekler, her türlü yardıma muhtaç.
Çeçenistan'da 1999 yılında başlayan ikinci savaştan sonra, komşu ülkelere sığınan binlerce Çeçen'den iki bini Türkiye'ye geldi. İstanbul Anadolu yakasında kurulan üç ayrı kampa yerleştirilen Çeçenler, zamanla perişanlığa dayanamayarak ülkelerine dönmeyi, kalmaya tercih etti. 150 kadarı ise hâlâ bu misafir kamplarında yaşama tutunmaya çalışıyor. Bunlardan bazıları İstanbul'un en lüks semtlerinden Fenerbahçe'de, Devlet Demiryolları Eğitim Tesisleri'nin içinde bulunan soyunma kabinlerinden bozma dört metrekarelik, çevresi naylon ve tahtalarla kapatılmış barınaklarda kalıyorlar. Yarısını çocukların oluşturduğu kampta hemen hemen herkes hasta. Hiçbir geliri ve sosyal güvenceleri olmayan Çeçenlere birkaç kamu kuruluşunun dışında, gıda yardımında da bulunulmuyor.
RESMEN MÜLTECİ DEĞİLLER Türkiye'de altı yıldır yaşamalarına rağmen Çeçenler, hâlâ resmen mülteci sayılmıyorlar. Türkiye'nin 1951 yılında imzaladığı Cenevre Sözleşmesi'ne göre mülteci tanınmaları gerektiğini, ancak Rusya'yla diplomatik ilişkilerini gözününde bulundurarak devletin kendilerini umursamadığından şikayetçiler. Pasaportları olmadığı için ise yurt dışına çıkamıyorlar. Kaçmaya teşebbüs edenler de yakalanınca tekrar sınır dışı ediliyor. Kamp sakinlerinin çoğu çocuk ve hemen hepsi Türkiye'de dünyaya gelmiş. Birçoğunun ciddi sağlık problemi var. Kampta kısa süre önceye kadar elektrik ve su sıkıntısı da yaşadıklarını belirten Çeçenler, kendilerine yalnızca hayırsever vatandaşların sahip çıktığını belirtiyor.
Yalçın BEL- İSTANBUL/MERKEZ
|
|
|
|
|
|
|
|
|