|
|
Rüzgârın sesiyle yelken açıyor
Doğuştan görme özürlü olan dokuz yaşındaki Oğuz Uğur, Türkiye'de bir ilki başardı. Yelken kullanan ve tek başına denize açılan Oğuz, görenleri hayrete düşürüyor.
O sadece rüzgâr ve yelkenle görüyor
Dokuz yaşındaki görme özürlü Oğuz Uğur, Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdi. Yelken eğitimi alan Uğur, optimistini rüzgârları ve dalgaları hissederek mükemmel bir şekilde kullanıyor.
Görme özürlü Oğuz Uğur, henüz dokuz yaşında ancak yaşama azmiyle harikalar yaratıyor. Hikâyesiyle, aslında farkında olmadan tüm sağlıklı insanlara hayat dersi veriyor. Ne toprağı, ne gökyüzünü ne de denizi hiç görmese de, tam bir doğa aşığı. İki ay önce yelkenli tekne kullanmaya başlayan Oğuz, başarısıyla antrenörlerini ve kendini izleyen herkesi hayrete düşürüyor. Kalamış Yelken Kulübü'nde, 7 - 14 yaş arası çocuklarla yelken eğitimi alan Oğuz, rüzgâr, akıntı ve dalgalarla savaşmayı öğreniyor. Diğer sağlıklı arkadaşlarıyla aynı anda öğrenmeye başlasa da çoğundan daha başarılı. Rüzgâr değişimlerini, sesleri o kadar iyi algılıyor ki, ne zaman nasıl hareket edeceğini, rotasını hangi yöne kıracağını çok iyi hesaplıyor. Yelkenliyi batırmamak için teknenin içinde korkusuzsa bir o yana bir bu yana dönüp duruyor... Normalde bir aylık eğitimin ardından tekneyle suya inilirken, o iki haftada tek başına yelken kullanmayı başarmış. Antrenörlerinin iddiasına göre Oğuz, dünyada yelkenli kullanan ikinci görme özürlü. Kalamış Yelken Kulubü Optimist Okul Direktörü Gökhan Bars, "Dünyada tek örneği, 1993 yılında yelkenliyle Atlantik'i geçen bir görme özürlüydü. Daha önce yelken kullanan görme özürlü duymadık. Uzaktan izleyen kimse onun görme özürlü olduğuna inanmıyor. Herkes onun başarısını çok şaşırtıcı buluyor," diyor. Oğuz'a çok güvendiğini söyleyen Bars, görme özürlü bir çocuğa neden yelken öğrettiğini ise şöyle ifade ediyor: "Sosyal sorumluluk üstlenmek istedik. Görme özürlü bir çocuğun diğer özürlülere göre daha kolay öğreneceğini düşündük. Belki de böylece bir branş yaratabilirdik. Bedensel engelli olamazdı çünkü hareket etmesi zor olurdu. Zekâ problemi yaşayan biri için de tehlikeli bir spor. Ama bir görme özürlü bizimle aynı şartta aslında. Yelkende önemli olan rüzgar ve akıntıdır. İkisini biz de görmüyoruz ki, hissediyoruz sadece. Hatta bir görme özürlü bizden daha fazla hisseder. Yönünü de antrenörün sesiyle bulur zaten. Böyle düşünüyorduk ve yanılmadık."
SINIFININ DA BİRİNCİSİ Antrenörü Tamer Başlığ ise Oğuz'u çok çalışkan ve zeki buluyor. Onun sağlıklı bir çocuğa göre daha hızlı öğrendiğinin de altını çiziyor: "Yelken yarışlarına katılamaz ama diğerlerinden çok daha kısa sürede öğrendi. Neyle karşı karşıya olduğu bilmediği için korkmuyor ya da paniklemiyor. Özgürlük duygusunu yaşadığı için sadece heyecan duyuyor. Bu sporu yapmaya başladığından beri kendine olan güveni arttı. Görme özürlüler için özel bir kategori yapılmalı, hatta aralarında yarış bile düzenlenebilmeli. Onun azmi, herkese örnek olmalı," diye konuşuyor. Ev hanımı bir anneyle, aşçı bir babanın ikinci çocuğu olan Oğuz, aynı zamanda sınıf birincisi. En sevdiği, başarılı olduğu ders ise matematik. Büyüyünce psikolog olmak ve yelken hocalığı yapmak istiyor.
Pervin METİN / MERKEZ
|