|
|
Tuhaf ilişkiler
Ağabeyimiz Yavuz Donat iki gündür Ankara'da kapalı kapılar ardında dönen dolapları anlatıyor. Ankara zaten böyle bir şehir. Üretim, ülkenin ekonomik durumu, işsizlik vesaire, onlara vız gelir. Orada sürekli yeni hükümetler kurulur, yeni başbakan adayları ortaya çıkarılır. Genelde de hiçbiri tutmaz. Şimdi de AK Parti dışındaki partileri bir araya getirecek bir "ulusal mutabakat" hareketi gündemde. Ünlü ünsüz herkes var bu harekette. 3 Kasım'da tasfiye edilenler, kendilerine geri dönüş kılıfı arıyorlar. Etiketleri sol, özleri faşo isimler birarada. Sağlıkçısı, inşaatçısı, televizyoncusu... Ne ararsanız var. Bir ortak özellikleri de önemli bir kesiminin yaptığı işlerle müthiş köşeler dönmüş olması tabii. Şimdi karınları tok, içleri rahat memleket dertleriyle uğraşabilirler. Demokratik bir ülkede bir çeşit cepheleşme yaratmak tehlikeli olsa da, hukukun kuralları içinde kalındığı, karanlık ilişkiler yaratılmadığı sürece herkes her türlü mutabakatı kurabilir. Zaten, mutabık olan tarafları toplayınca son seçimdeki temsil güçleri yüzde biri ancak geçiyor. Buraya kadar özet böyle. Ama burada tuhaf bir ilişki var. Bu işin liderliğini veya fikir babalığını hastaneye kaldırılmadan önce Bülent Ecevit yapıyormuş. Ayrıca hareketin içinde Başkent Üniversitesi ve hastanesinin sahibi Mehmet Haberal da varmış. Olur ya diyebilirsiniz. Ama iş bu kadar basit değil. Unutmuşsunuzdur. Bundan 4 yıl kadar önce Ecevit başbakandı. Bir gün hastalandı. Bağırsak iltihabı dediler, kaburga kırığı dediler, adamı enterne ettiler. Sonra bu hastane kaynaklı bilgiler büyük medyaya sızmaya başladı: Üç aydır yıkanmamış, bisküvitle beslenmiş hiç gıda almamış, tırnakları bile kesilmemiş. MHP ile eşit sandalye sayısına inmiş DSP lideri için "gitti-gidiyor" havası yaratılıp üçlü koalisyon iyice titrek hale getirilmişti. Amaç, Ecevit'i devre dışı bırakıp bir başka ismi başbakan yapmaktı. O zamanın dolabı böyle bir dolaptı. İstanbul sermayesi, büyük medya ve kimi askerler bu işin bir parçasıydı. Sonunda kimi yurtsever bürokratlar gidip Rahşan Hanım'ı uyardı. Rahşan Hanım da "Kocamı öldürecekler" diye kıyamet koparıp kocasını hastaneden adeta kaçırdı ve GATA'ya götürdü. Gerçekten de çok geçmeden Bülent Bey iyileşip görevinin başına döndü. Aradan 4 yıl geçti, bütün bunlar unutuldu. Hadi biz unuttuk diyelim, Rahşan Hanım'la Bülent Bey de unutmuş belli ki. Baksanıza şimdi birlikte "ulusal mutabakat" hareketi yaratıyorlar. Ne de olsa, herşey vatan için.
|